BEŞER-İ NİSA

Dedim, konuştum, durmadan; susmadan konuştum. Cevap verilmesine müsade edecek değildim ya. Kim karşısındakinden birşeyler bekleyerek kelam harcar ki? Benim gövdem arşa çıkacaka ki benlik tatmin olsun. Bir bünyede kaç kişi yaşar, ruh dediğinin ikiz değil ki... Sevmek ne kadar yakın sana; aynadaki görüntünden uzaklaşmadan. Gidebiliyor musun senden öte? Görmek istediğin var mı? Dokunmak istediğin, ürkmeden. Gevezeliğinin altındaki suskunluğu sezmesinler diye değil mi bütün bunlar? Gölgenle yaşamaktan bıkmayacaksın biliyorum.

               Onun heybeti; gulyabani ihtişamının altında ezilenleri, gururunu okşamıyor mu? Bir hoş sima gördüğünde kaşlarını çatmıyor musun, gözlerine bir nazar atmaktan korkan sen. Kalbinin süratle koştuğu yöne inat terse doğru atını şahlandıran insan. Evet sana diyorum. Denemek bu kadar mı zor? Derin nefesinin önünde duran, adem elmasını it ileri ve seviyorum de. Kimi, neyi önemi yok. Söyle ki özgürlüğe yaklaş. Soyut gücünün altında ezilmekten bıkmadın mı? Bir ela gözün peşinde koş, baktığına sarıl, nefesini çek içine. Onun ruhunda daha güzel çiçekler açar belki; denemekten korkma artık. Hayat buysa, nadasa bırak toprağını; üzerindekini o da görsün. Üstünde rakamlar olan kağıt parçalarıyla olan ilişkini kopar.

               Gökyüzünde bir buluta aşık ol. Arkasından bir yıldız parlayacak, göz kırpacak sana. Hafızana katmak için bu manzarayı gözlerini örtecek ve burun dediklerinin ikisiyle o başını döndüren kokuyu ciğerlerine hapseceksin. Bırakıp gitmesine ilk başta müsaade etmeyeceksin; geri gelmesini bir daha ummayarak. Sonra sol elinin ayasıyla yüzünü yokladıktan sonra, parmaklarınla saçlarını tarayacaksın. Şimşek hızıyla bir daha bakacaksın semaya. Yıldız, yıldızlar olmuş göz bebeklerinin aynasında parlıyor. Bedenini yere serip kafan havada öyle kalacaksın. Sınırsız dünyaya hoş geldin dostum. Güneşin kan kardeşi birazdan karşına çıkacak. Şekli zamanla değişecek ve sen ona ay diyeceksin. İki harfle boğduğun bu cisimin çengelinde oturup, ovalleşip seni üstünden atana kadar, hep haklı olmadığını bile bile, hakkını yediğini düşündüğün dünyaya küfürler yağdıraksın. O anda bir beşeri nisa yatatılıp seni anlamak için dünyaya gelmesini isteyeceksin. İşte onu bekleyen dostum umarım bir gün gelir. Dudaklarının birbirine değmesine müsade etmez.