Begüm Şahin
  30-03-2020 19:06:00

APOKALİPS EN ÇOK ÇALIŞTIĞIM YERDEN ÇIKTI

Corona virüs nedeniyle girdiğimiz karantinanın 15. günündeyim. Maddi sorun yaşayanlar, kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar için zaman zaman endişeleniyorum; hatta corona virüs yüzünden belki de ölürüm ama yine de bu virüsün insanı evde kalmaya, kendiyle baş başa olmaya iten tarzı hoşuma gidiyor. Çocuklara zarar vermemesi ve küresel çapta hava kirliliğini önleyip doğal hayata biraz olsun katkı sağlaması, bu virüs çevreci bir virüsmüs gibi hissettiriyor bana. Hatta ilerleyen zamanlarda salgın sayesinde dünyada iyi yönde ufak değişimler yaşanabileceğini hayal etmek de güzel geliyor. Tabii eminim ki dünya değişmemek için elinden geleni yapar; hatta belki de virüsün sadece kötü yönlerini almaya çalışır ama yine de bir şeylerin daha iyi olabileceğini hayal etmek zevkli.

Dalyan’daki son sosyalleşmemizde gerçekten corona virüsü mü kaptım bilmiyorum ama buluşmanın sonrasında ciddi ciddi hasta oldum. Yaklaşık 10 gün boyunca boğazımda yanmalar oldu, öğleden sonraları gelen bir halsizlik ve üşüme yaşadım ve hafif bir öksürüğüm vardı. Corona kaptığıma tam emin olacakken ateşimin hiç çıkmamış olması hep kafamı karıştırdı. Aslında hafif bir hastalıktı benimkisi, bu nedenle corona olamaz gibi duruyor ama yine de hafif bir corona geçirmiş olsam ve böylece sıramı savmış olsam ne güzel olurdu diye düşünüyorum zaman zaman.

Dalyan az nüfuslu bir yer olduğu için sokaklar genelde bomboş. Yürüyüş yapmakta bir sakınca görmüyoruz bu yüzden. Bu 15 günlük süreç boyunca hemen hemen her gün çıkıp ufak bir yürüyüş yapmayı ihmal etmedik Barış’la. Aslında deniz kenarında falan da dolaşabilirdik ama bu aralar hem hava çok rüzgarlıydı hem de ben hasta olduğum için öyle bir girişimde bulunmadık. Ama İztuzu sahilinde yürümeyi çok özledim, şöyle biramızı falan alıp uzun uzun yürüdüğümüz bir gün ayarlamayı düşünüyorum en kısa zamanda. Bir de Dalyan Köyceğiz arasında ağaçlık bir yürüyüş yolu keşfetmiştik geçenlerde, kamp sandalyelerimizi, sandviçlerimizi ve termos çaylarımızı alarak orada bol bol yürüyüp fotoğraf çektiğimiz, dışarıda saatlerce vakit geçirebildiğimiz insan gibi bir günün de hayalini kuruyorum.

Bu 15 günde ilginç bir şekilde sosyalleşmeyi hiç özlemedim. İçedönük kişilikte olmamın faydasını gördüğüm en çarpıcı nokta bu oldu sanırım. Haftada bir Zoom aracılığıyla buradaki arkadaşlarla online Sinema Kulubü buluşması yapıyoruz, bir de ara sıra uzaktaki arkadaşlarımla chat yapıyorum o kadar, bunlar yetiyor bana. Bir de dün aniden annem geldi, birbirimizi hiç ellemeden ve aramızda 2 metre mesafe bırakarak onunla yaklaşık 10-15 dakika oturduk. Son 15 günde canlı canlı ilk insan görüşüm bu oldu. Yani tabi markete gidiyoruz kasiyer falan oluyor orada ama oturup sohbet etmek anlamında son zamanlarda Barış dışında birini ilk görüşüm oldu bu.

Sosyal medyada okuduğum kadarıyla insanlar bu sıralar hiç bir şey yapamamaktan yakınıyorlar. Bende böyle bir şey olmadı. Hem zaten 3 senedir ev hayatı sürdürdüğüm için, hem Dalyan’da olduğum için, hem de içedönük olduğum için benim günlerim gayet verimli  geçiyor. Hatta ilginç bir şekilde salgın öncesinden bile daha verimli geçirmeye başladım günlerimi. Mesela taa 2 ay önce İstanbul’dan bir taş boyama seti almıştım, onu paketinden çıkarıp kullanmaya ancak başlayabildim. Baya güzel resimler yaptım, bu kadar güzel çizip boyayabildiğimden haberim yoktu. Karantina sayesinde sonunda bastırılmış resim yeteneğim ortaya çıktı sanırım.

İşte burada durumlar böyle. Karantina haliyle gayet iyi baş edebiliyorum şimdilik çünkü hayatım zaten genel olarak da karatinaya benziyordu.

 

 

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI