Begüm Şahin
  10-12-2019 18:06:00

MEDENİYET ARAYIŞI...

Bir süredir medeniyet açlığı çekiyorum. Dalyan’da dağlar, denizler, nehirler, ağaçlar güzel ama sinema, tiyatro, konser, sergi falan hiç yok. Ayrıca komşularımızın İngiliz olmayıp Türk olanları hep eğitimsiz insanlar. Moda’da doğup büyümüş biri olarak, kültürel aktivite eksikliğine bir de yaşadığımız yerdeki bu eğitimli aura eksikliği eklenince, hissettiğim medeniyet özlemi gittikçe artıyor. Daha doğrusu artıyordu.

Neyse ki geçenlerde bu konuda bazı olumlu gelişmeler oldu. Akademisyen felsefeci bir arkadaşımın Instagram’ından şans eseri, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde bir felsefe kongresi olduğunu öğrendim ve hemen Barış’ı konudan haberdar ettim. Ertesi sabah erkenden uyanarak, kongrenin 2. gününe katılımımızı gerçekleştirmek üzere yola çıktık. 1 buçuk saatlik dağ aşmalı bir yolculuğun ardından Muğla Üniversitesi’ne vardık. Muğla Üniversitesi çok büyük ve güzeldi. Arabamızı edebiyat fakültesinin otoparkına park edip öğrencilerin arasına karışarak kantinden tost aldık. Yeniden öğrencilerle bir arada olmak ve öğrenci gibi hissetmek çok eğlenceliydi. Bir kaç üniversiteliye kongrenin yapılacağı binanın yol tarifini sorduktan sonra, bir yandan tostumuzu yiyerek bir yandan da kampüste kongrenin yapılacağı binaya doğru yürüdük. Kongre binasına vardığımızda, herkesin nazik, güleryüzlü, sakin, kültürü ve zeki gibi olduğu, medeni insanlarla dolu bir yere geldik. İşte özlemini çektiğim şey tam da buydu, medeniyet! Binadan içeri girer girmez kendimi direkt iyi hissettim.

 

Barış’la sabah 11:00’den öğlen 15:30’a kadar farklı farklı konuşmalar dinledik. Ufkumuz açıldı. Konuşmaların ardından tartışılacak bir sürü irili ufaklı düşünce belirdi kafamızda. Kırmızı ışık yanıp sönen, düşmüş entelektüel şarj seviyem yeniden dolup taşmaya başladı. Hatta eve gelince kongredeki konularla ilgili bazı kitaplar sipariş ettim ve hemen üniversitenin felsefe bölümünün facebook sayfasını takibe aldım. Bundan sonra felsefe kongresi nerede ben oradaydım. Nisan’da mesela bir kongre daha var, kesin gitmeyi düşünüyorum.

 

Muğla Üniversitesi sayesinde, Dalyan'dan medeniyete doğru attığım bu ilk adımdan hemen sonra (insanlık için küçük ama benim için büyük bir adım), youtube’da bir şeyler izlerken bir tiyatro grubunun X tarihinde Muğla’dayız dediğini işitti Barış. Hemen Muğla'nın neresine geliyormuş acaba bu tiyatrocular diyerek internetten araştırmaya koyulduk. Gerçekten de Muğla’da çeşitli tiyatro oyunlarının oynadığı yerler olduğunu bulduk. Biz daha önce Muğla’daki tiyatroları Biletix’ten araştırmıştık aslında ama pek bir şey bulamamıştık; meğersem araştırmayı yazın yaptığımız için bulamamışız, kış sezonunda çeşit çeşit oyunlar oluyormuş gayette. Üstelik sadece dağ aşılarak gidilmesi gereken Muğla'nın merkezinde değil, Fethiye ve Marmaris gibi güzide bölgelerimizde de gidebileceğimiz tiyatro oyunları varmış. Yani sadece 1 saatlik basit bir yolculukla artık tiyatroya gidebilecektik istersek!

 

Tiyatro olanaklarımızı da cebe attıktan sonra, Çarşamba günü için Muğla'daki “Çok da fifi” isimli kadın komedyenlerden oluşan bir stand up’a bilet aldık. Bir yandan biramızı içerek izleyebiliyoruz sanırım bu stand-up'ı (kulağa hiç Türkiye gibi gelmiyor). Hatta buradaki diğer arkadaşlarımıza da haber verdik, Çarşamba günü 7 kişi birden orada olmayı düşünüyoruz.

 

Bir kaç gündür, yani bu medeniyet hatları bana açıldığından beri, Türkiye daha güzel bir yer gibi görünmeye başladı gözüme. Artık sanki artık ülkenin boş tarafına değil dolu tarafına bakıyorum. Felsefe ve sanatın aydınlatıcı ışığıyla aydınlandım sanırım.

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI