Gülşen Yegen
  23-07-2021 22:01:00

HAYAT BAZEN TATLIDIR

Sanat güneşimiz Zeki Müren’in bir bestesi bu sözle başlıyor. “Hayat bazen tatlıdır”, bazen de acı dolu oluyor.

Gerçekten hayat bazen acıları üst üste getiriyor. Günlük yaşamın rutinini yerine getirirken, acı ve üzüntü veren olaylarda yaşanmak zorunda kalıyor. Hani derler ya, için kan ağlayabiliyor.

Yaşamın yoğunluğu içinde birkaç hafta yazamadım. Sonra beklenmedik anda gelen olaylar, süreyi biraz daha uzattı. Henüz duygular tazeyken ortaya nasıl bir yazı çıkacak bilmiyorum ama yazmam gerektiğini biliyorum.

Aile önemli bir kurumsal yapıdır. Her kurumsal yapıda olduğu gibi ailede de bazı görevler ve yetkiler, belirli kişilere düşüyor. Bu kişi, ataerkil aile yapısı gereği genellikle baba oluyor. En çok iş yapan, yapının sağlam biçimde ayakta kalmasını sağlayan kişi anne olduğu halde, nedense aile reisi denince (neden reis dendiği de ayrı bir konu ama) erkek akla geliyor.

Yıllarca sizi koruyan, kollayan kişilerin bir gün geliyor anne-babası siz oluyorsunuz. Bunun farkına vardığınızda duygularınız neydi bilmiyorum ama ben kötü hissetmiştim. Sonra bunun yani ebeveyn olmanın gereklerini yerine getirmeye başlıyorsunuz. Üstelik desteğe ihtiyacınız olduğu zamanlarda bile, gerekenleri yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ebeveynleriniz yapmamış olsa bile siz gereken neyse yapıyorsunuz. Çünkü sizi büyüten, var olmanızı sağlayanlara karşı görevleriniz var. Ve bir de son göreviniz var, onları sonsuz uykularına uğurlamak.

Babam geçen hafta son yolculuğuna çıktı. Son görevimizi yerine getirdik, onu annemin yanına yerleştirdik. Böylece çekirdek ailemizden geriye üç kardeş kaldık.

Babam hayatı 90 yaşına kadar gönlünce yaşayan insanlardan biriydi. Gürültü yapmaktan keyif alan adam, sessizce, ani bir şekilde son yolculuğuna çıktı. Alışık olmadığımız bir tarzdı bu. Hasta olmayı, özel ilgi görmeyi severdi ancak ölümden korkardı. Bu gidiş o nedenle onun için iyi oldu. Gece hastaneye götürüldüğü için naaşı morgda bekliyordu. Yıkanması ve tabuta konması işlemleri orada, hastanede yapıldı. İslam dini, yıkanırken kadınları kabul etmediği için bu son görevi yapma kardeşim tarafından yerine getirildi. Oysa annemi yıkarlarken oradaydım ve su döküp, kefeninin kıvrımlarını düzeltebilmiştim. Bunu babama yapamadım, yüzündeki son ifadeyi göremedim. Belki önemli değil diyeceksiniz ama son görev dedik ya. Evinde helvasını kavurma, akrabalarını ağırlama ve diğer ritüeller yerine getirildi. Camide tabutu başında beklerken eğer varsa tüm haklarımı helal ettim, onu yaptığı veya yapmadığı her şey için affettiğimi de söyledim. Keşke hayattayken konuşabilseydik, birbirimizi anlayabilseydik. Ancak olmadı, olamadı.

Böylece ebeveyn olma rolüm, görevim bitti. Açıkcası şu an duygularımı tam olarak bilemiyorum, zaman gösterecek. Bildiğim dünyaya gelmemi sağladığı için ona teşekkür borçlu olduğum. Var olmam onun sayesinde oldu. İyi kötü tüm yönlerim onun sayesinde oldu. Durduğum noktaya ulaşmamın nedenlerinden biridir. Bütün bunlar için teşekkür borçluyum. Hayatın bir son noktası olduğunu bilerek ne kardeşlerim, ne de ben ağlamadık, sızlanmadık. Kimse kendini paralamadı. İyi ve güzel olan anılarımızı anlattık, gülümsedik. Huzur içinde uyusun.

Hayat bazen acıdır, bazen de tatlı…

 

 

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI