Metin Gülbay
  Güncelleme: 13-01-2023 12:59:00   13-01-2023 12:51:00

ESK? TÜRKLER'DE ?NANÇ GELENEK GÖRENEK 4

Mühür : Bir Hiongnu ?efinin mührü.

 

Eski Türkler’in inanç, gelenek ve göreneklerine ili?kin seçkinin bu sonuncu yaz?s?. Tabii ki bu bütünün mini minnac?k bir parças? ama san?r?m herkesi de s?kmamak gerekiyor. ?lgisini çeken var çekmeyen var. Amac?ma ula?abildim mi onu da bilemiyorum. Neydi ki amac?n derseniz, Türkler’in bugününü anlamak için bin hatta iki bin y?l geriye gidip o zamanlardaki ya?amlar?na bakmak gerekiyor diye dü?ünüyorum, bunun için de bu minik al?nt?lar dizisini haz?rlad?m derdim. Kim bilir belki birilerinin çok i?ine yaram??t?r. En az?ndan ben öyle olmas?n? dü?lüyorum.

Hiung-nular’da ya?am

(Asya’da uçsuz bucaks?z bir imparatorluk kuran ve bizim Hun dedi?imiz toplulu?a tarihçiler Çinliler’in onlara verdi?i ad? kullanarak Hiung-nu diyor. Yönetici kli?i Türk kökenli olan bu toplulukta birçok Türk olmayan boy da bulunuyordu.)

“M.S.370’ten önceki Hunlar’?n tarihinden, bu kavmin Hiung-nu ad?yla geçti?i Çin kaynaklar? ayr?nt?l? olarak söz eder. Orta Asya’da imparatorluk olu?turmalar?, Gobi Çölü’nün kuzey ve güney ucunda M.Ö. 3. yüzy?l boyunca sürmü?tür.” 1

Av sava?a haz?rl?k demekti

“Hunlar’da k?l?ç çeken adam k?l?çla öldürülürdü. Suçlulara a??r cezalar uygulan?rd?. Ölüm cezas?, s?radan olaylar için pek dü?ünülmezdi. Buna kar??l?k tutukluluk pek seyrekti ve on günü pek geçmezdi.

Hunlar’?n göçebe olduklar? aç?k. Bir yerden ba?ka bir yere sürülerini önlerine katarak göçerlerdi. Atlar?n?n, koyun ve s???rlar?n?n say?s? belirsizdi. E?e?i, kat?r? ve deveyi de bilirlerdi. Topra?? i?lemezler, bu i?i a?a?? görürlerdi. Bununla birlikte, devlet ileri gelenlerinin tümü ve sava?ç?lar? kendilerine toprak ay?r?rlard?. Topra?? i?lemekte, tutsaklar? ya da borçland?rd?klar? yabanc?lar? zorunlu tutarlard?.

Hunlar atç? bir halkt?. At? ba?ka halklar da bilirdi, ama yaln?zca yük çekmek için kullan?rlard?. Asya’n?n bu bölümünde at s?rt?na ilk binen halk Hunlar oldu. Ava, sava?a at üstünde giderlerdi. Çocuklar?n? ata  al??t?rmak için, daha küçükken oyun biçiminde, onlar? kuzular?n, koyunlar?n s?rt?na bindirirlerdi. Ellerine ok, yay vererek ku?lara, gelincik ve s?çanlara at?? yapt?r?rlard?.

Sava? tutkusu tavsar dü?üncesiyle, bar?? dönemlerinde büyük avlar düzenlerlerdi. Ancak, vurduklar? hayvan?n etine pek darda kalmazlarsa el sürmezlerdi. Besledikleri hayvan?n etini yerlerdi.

Onlar için ya?am?n anlam? sava?t?. ?rili ufakl? birlikler biçiminde toplan?rlar, dü?man?n üzerine ?a??rt?c? h?zla bask?nlar yaparlard?. Kar??lar?na haklar?ndan gelemeyecekleri bir güç ç?km??sa, karmakar???k biçimde yüz geri ederlerdi. Ama bu kaç??lar? bile sava? tuza?? olarak de?erlendirirler, bir aral?k ?im?ek gibi bir h?zla geri döner; çabucak ve s?k? bir düzenle s?raya girerler, ne olup bitti?ini anlamayan dü?man?n üzerine sald?r?rlard?.” 2

Tul sözcü?ü çok ama çok ya?l?d?r...

“Eski Türk âbidelerinden birinde ölen ?ah?s taraf?ndan söylenmi? ?u m?sralar dikkat çekicidir: ‘61 ya??nda sonra ben, gökyüzünde güne?i görmedim. Benim kar?m tul kald?.’ Bu m?sralar gösteriyor ki, tul kelimesi maket anlam?nda de?il, kocas? ölmü? dul kad?n anlam?nda kullan?lmaktad?r. 

Tul kelimesinin ikinci anlam?yla Sibirya Türk dillerinde ve Orta Asya dillerinde, K?rg?zca’da, Uygurca’da, Eski Osmanl?ca’da, Lebedce’de, ?orca’da, Teleütçe’de, Sagayca’da, Koybalca’da, Komanca’da kullan?ld???n? Radloff da kendi döneminde tespit etmi?tir. 

Ça?da? Türk dillerinde, K?rg?zca’da, Kazakça’da, Türkmence’de, Türkçe’de, Özbekçe’de, Uygurca’da, Çuva?ca’da ve di?er Türk dillerinde Eski Türkçe’den kaynaklanan tul kelimesinin de?i?ik fonetik ve semantik varyantlar? vard?r. Örne?in Tuvaca’da dul~dulguyak yani kelimenin morfolojik transformasyonu olarak tul~tuluk~tulku~tulguyak ya?amaktad?r.” 3

?çki masas? devaml? olarak ota??n ortas?nda dururdu!

“Türk kavimlerinin yay?ld??? bütün Orta Asya ile Do?u Avrupa’n?n her bölgesinde, elinde bir içki kadehi tutan heykellere rastlamak mümkündür. Bu gelenek, Bat? Türkistan ile Afganistan’a do?ru da, yay?larak inmi?tir.

Hele Güney Sibirya, ‘Elinde içki kadehi tutan heykeller’ ile doludur...

Hakanlar?n ota?lar? ile evlerde içilen içkiler, düzenli bir tören ile protokole ba?l? idi. ?çki kadeh ve sürahilerinin kondu?u küçük bir masa, devaml? olarak ota??n ortas?nda dururdu. Ayr?ca içkiye ba?lamadan önce ‘Yer ve Su Tanr?lar? için, içki saçma’ da, yine çok s?k? ve belirlenmi? gelenekler ile yerine getirilirdi. Asl?nda Türkler’de ad? geçen içki, k?m?z idi. K?m?z içme ise, günlük yiyecek ve g?da yerine geçiyordu. Birçok gezginler Orta Asyal?lar’?n at sütlerinin boy oldu?u mevsimlerde, yemek yerine yaln?zca k?m?z içtiklerini, aç?k bir dil ile anlatmaktad?rlar.” 4

Eski Türkler üzüm ?arab?na ne derdi?

“ ‘Bor’, Türkler’in üzüm ve bilhassa üzüm ?arab? için kulland?klar? ikinci bir sözdür. (birincisi üzüm’dür, m.g.) Kökleri, Türkler’in kom?ular? ve Bat? Türkistan’?n yerlileri olan So?d dilinden gelmi?tir.

Oldukça, geni? bir ?ekilde incelenmi? olan bu söz üzerinde, biz burada ayr?ca durmayaca??z. Kanaatimizce bor sözü, -Ortaasya’da, çe?itli ve yabanc? kültür çevreleri ile s?k? ba?lar kurmay? ba?arm?? olan- Uygurlar’?n do?urduklar?, bir kültür sözü idi.

Eski Türkler üzüm ?arab? için, ço?u zaman bor diyorlard?. Ancak eski Türk kaynaklar?nda ?arab? tan?tan ‘bor bekili, bor bekini, bor bekni’ gibi deyi?leri de görmüyor de?iliz.” 5

Türkler "bira"ya ne ad verirdi?

“Bira ve boza, yani arpa, bu?day ve dar? gibi tah?ldan yap?lm?? içkilere Türkler, bekni diyordu... Böylece Türkler bor (üzüm ?arab? demektir, b.n.) demek ile yetinmiyorlar ve bunu, bekni sözü ile de, bir defa daha tan?tm?? oluyorlard?.” 6

Hunlar’?n Dini neydi?

“Birçok bilgin, totemizmi insanl???n ilk dini sayar. Totemizm inanc?nda genellikle bir topluluk, bir bitki türüne ya da bir nesneye mistik, akrabal?k duygular? ile ba?l?d?r. Bu ba?lan???n belli görev, yasak ve törenleri söz konusudur.

KURT ATA: Hunlar da hayvan atadan geldiklerine inan?rlard?. Hayvan? kendisine uyulacak, ders al?nacak bir örnek sayarlard?. ?nsan?n davran??lar? hayvana bak?larak ayarlan?r, düzeltilirdi. Hayvanda dü?ünmek erke?in, sava?ç?n?n davran???n? belirlerdi. Göçebeyi yarat?c?l??a, ak?nc?l??a ve amans?z ba?bu?lu?a yönelten, i?te bu inançt?. Böylece göçebe, dünyay? kendisi için var olan bir ya?ma ve talan yeri say?yordu. Ancak böyle dü?ünebiliyordu. Totemizmin ba?l?ca ?u özellikleri vard?r:

- Totem ile topluluk aras?nda duygusal akrabal?k vard?r. Ba?ka bir söyleyi?le, ayn? totemden olan ki?iler ayn? atadan geldi?ine inan?r.

- Bireyler totemin ad?n? i?aretlerini ta??r.

-Ayn? totem çevresinde toplanan ki?ilerin birbiriyle evlenmeleri yasakt?r.

- Totemden olan ki?iler için totem olan hayvan ya da bitkiyi yemek yasakt?r.

- Totemin, inanan toplulu?un üyelerine yard?mc? oldu?una, onlar? çe?itli tehlikelerden korudu?una inan?l?r.

Genellikle hayvanlar totem say?lm??t?r. Kimi zaman söz konusu hayvan yerine, onun bir parças? (kuyru?u, dili, pençesi, tüyü, vb.) totem yerine geçer. Hayvan totemleri, en çok avc?l?kla geçinen ilkel toplumlarda görülür. Türkler’de totem inanc?na uygun kimi inanç ve davran??lar izlenir. Türkler, kurdu ata tan?rlar. Söylenceye göre, Asya Hunlar?’n?n han? Mo-tun’un (biz onu yanl?? okuma sonucu Mete diye biliyoruz, b.n.) soyu ejdere dayan?r. Büyük olas?l?kla, ejder çok eski dönemlerde tap?nç olmal?d?r.

Göktürk kal?nt?lar? : Göktürk Ka?anl??? dönemine ait buluntular. (Ulan Batur-Mo?olistan'da sergilenmektedir.)


GÖK TANRI: Bozk?r halklar? inanc?nda Gök Tanr? tek yarat?c? olarak görülür. Tengri (gök) din sisteminin merkezinde yer al?r. En yüksek varl?kt?r. Bu inançta Gök-Tanr? yarat?c?, tam güç sahibidir. Ço?u kez Gök-Tanr? diye an?l?r. Ona kurbanlar sunulur. Eliade’ye göre, Gök-Tanr? inanc?, Orta ve Kuzey Asya topluluklar?na özgü, özgün inanç anlay???d?r. Giraud için, do?rudan ‘bütün Türkler’in ana tap?n?m?d?r.’

Gök-Tanr? genellikle ki?ilerin ya?am?na arac?s?z kar???r. Buyurdu?u istemlerine uymayan? cezaland?r?r. Gök’ün istemine kar?? gelinmez. Ant içme, ?ükür Gök tanr?ya yap?l?r.

Asya Hunlar?’n?n han? Mo-tun, M.Ö. 176 y?l?nda Çin ?mparatoruna yollad??? bir mektupta utkular?n? önce Gök-Tanr?’n?n yard?m?yla kazand???n? bildiriyor. Dördüncü yüzy?l ba?lar?nda Hun Devleti’ni kuran Liu Yüan, genç ye?eninin yi?itli?i kar??s?nda ‘Gök-Tanr?, bu ki?iyi Hunlar? dü?ünerek dünyaya getirdi’ diyor.

Asya’da tarih sahnesinde görülen halklardan Gök Tanr? inanc?n?n izleri görülüyor. Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar Gök-Tanr?’ya kurbanlar sunuyor.

KUTSAL ATA: Eski Türk inançlar?ndan biri de ataya tap?nçt?r. Ataya tap?nç olay? da evrensel inanç kavramlar?ndand?r. Ataya tap?nç, insan?n ölümün kaç?n?lmazl???n? bilen tek yarat?k olmas?ndan kaynaklan?r. Ne var ki, bu gerçe?i bilmek yetmez. Ki?i, bunu dü?ünmeyi her dönemde, hem de dirençle yads?r. Ata, kendisine tapacak soyu var oldu?u sürece ya?ayaca??na inan?r.

Ata tap?nc?nda baba/ata, öldükten sonra ruhlar? arac?l???yla aile bireylerini korur.  Bu yüzden onla sayg? gerekir. Ataya tap?nçta en özgün özellik, insan kurban etme gelene?idir. ?nsan kurban gelene?i, Uzakdo?u halklar?nda vard?r. Hunlar’da insan kurban? olay?n?n kimi izleri sezilir. Sözgelimi Hunlar’da yak?n akrabalar?n birlikte gömülmesi olay?ndan söz edilir. Ama bu gelene?in Hunlar’da bulunup bulunmad??? kesin de?ildir.

Ata tap?nc?n?n bir özelli?i de ata an?lar?n?n kutlu say?lmas?d?r. Hunlar her y?l may?s ortalar?nda atalar?na kurban sunar. Ata mezarlar?na yap?lan sald?r?lar a??r cezalar gerektirir. Attila, Hun hanlar? aile mezar?n? Bizans piskoposunun soymas? yüzünden 2.Balkan seferini yapar. Bu inanca göre, ölülerin silahlar? de?erli e?yalar?, tak?lar? ile birlikte gömülür. Böylece öteki dünyada, ölen ki?inin rahat ya?am? sa?lanm?? olur. Hunlar’da, yenilen dü?man?n kafatas?n? alt?nla doldurup kadeh yapma gelene?i de vard?r. Asya Hun han?, Yüe-çi han?n?n kafatas?n? içki kab? olarak kullanm??t?r. ?brahim Kafeso?lu, bu inanc? güney kültürü olarak gösterir. Ancak, bu inanç Türkler aras?nda uzun süre ya?am??a benzer. Bulgarlar da ayn? gelene?i uygulam??lard?r. Çok sonra Safeviler aras?nda da bu gelenek sürmü?tür.

DO?AYA TAPINMA: Asyal? Hunlar, ilkyaz ve son yazlarda atalara ve do?a tanr?lar?na kurbanlar keserler. Han Tanhu, gündüz güne?i, gece dolunay? ulular. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar giri?imlerini ay-y?ld?z hareketleri ile denetler. Tabgaçlar ilk ve sonyazda atalara kurban sunarlar. Kurbanlar ta? ev tap?na?? içinde kesilir, çevreye kay?n a?açlar? dikilir. Bunlardan kutlu ormanlar olu?ur.

Sald?r?y? ve sava?? ancak ay?n büyümekte oldu?u ya da dolunay biçimine geldi?inde göze al?rlard?. Büyük han her sabah çad?r?ndan ç?kar ve tap?n?r biçimde güne?i selamlard?. U?ur getiren yeni ay? gördü?ü zaman da ayn? sayg? ile ay? selamlard?.

YER-SU: Yer-Su ruhlar?n?n en özgün göstergesi da?lard?r. Hunlar eski yurtlar?nda Han-yoan Da??’nda her y?l Gök Tanr?ya kurban keser. Gan-tsuan-?an Da??, Hunlar’?n kutsal da?lar?ndand?r. Hun hanlar? Çin’le yapt?klar? sözle?meleri Hunda Da?? tepesinde kurban keserek antlarla peki?tirirler.

Gök Tanr? tap?nc? ile da? tap?nc? birbiriyle yak?ndan ilgilidir.

Söylencelerde Orta Asya’n?n verimli da?lar? Çinlilerce tutuldu?u dönemlerin an?lar?n? yans?t?r. Bolluk da?lar?n? yitiren göçebeler bu da?lar?n an?lar?n? uzun y?llar an?msayacaklard?r. Hunlar, Gansu ilindeki Tsilen?an Da??’ndan ayr?ld?ktan sonra a??tlar yakacaklard?r.

Bu inançta da?lar, ?rmaklar, göllerin tümü canl? nesnelerdir. Kutsad?klar? ?rmaklar, göller salt yerel nesneler de?ildir. Konu?an, duyan, evlenen, çoluk çocuk sahibi olan varl?klard?r.

Çin kaynaklar?na göre, Orta Asya ?amanizmi’nin esaslar? Gök Tanr?, Güne?, Ay, yer, su, ata, ate? (ocak) tap?nçlar?d?r. Dinsel törenler belirli bir düzen içinde yap?l?r. Hakan?n ota??ndaki tap?nakta her y?lba??nda tören yap?l?r. Törene yirmi dört Hun boyunun ba?bu?u kat?l?r. Y?l?n be?inci ay?nda Lung-çeng kentinde toplan?rlar. Atalara, Gök Tanr?’ya, yer-su ruhlar?na kurbanlar sunarlar.

Sonyazda atlar iyi beslenmi?lerdir. Orman yan?nda toplan?rlar. Çevreyi dola??rlar. Halk ve hayvan sürülerinin say?m? yap?l?r. Hakan günde iki kaz tap?n?m için çad?r?ndan ç?kar. Sabah güne?e, geceleri aya tapar.

M.Ö. 121 y?l?nda Çinliler bir Hun prensini yenip ota?? ele geçirir. Sava? kazanc? aras?nda bir de alt?n put vard?r. Çin tarihçilerine göre, Hun prensi bu put kar??s?nda Gök Tanr?’ya kurbanlar sunar.

Hunlar’dan sonra Orta Asya’da devlet kuran çe?itli Türk soylar? da Gök Tanr?’ya, yer-suya, Güne?e, Aya kurbanlar sunuyorlar. Dinsel inançlar? Hunlar?nki gibi.” 7

Hiong-nular’?n etnik kökenlerine dair tart??malar yeni yeni ayd?nlan?yor

“Ligeti’ye göre ilk-Asyal?lar’d?r, Shiratori için proto-Mo?ollar’d?r, ve Pelliot, Hambis gibi (daha sonra Shiratori de onlara kat?lacakt?r) pek çok bilim adam?na göre proto-Türkler’dir. Bu son görü? akla en yak?n olan?d?r, ama bu, proto-Türkler’in imparatorluktaki tek göçebe topluluk anlam?na gelmeyece?i gibi, say?lar? en kalabal?k toplulu?un Türkler oldu?u anlam?na da gelmez. Hiong/nu ?mparatorlu?u içinde de, bozk?rda do?an ve bozk?rda ölen di?er tüm imparatorluklar için de ayn? ?ey geçerlidir: De?i?ik soylardan pek çok ulus belli bir süre için bunlar?n boyunduruklar? alt?na girerler, zorla ya da gönüllü olarak bunlarla birle?irler, ba?lar?ndaki ?ef güçlü oldu?u sürece kökenlerinin ne oldu?unu unutmaya haz?rd?rlar ama ?ef gücünü kaybetmeye ba?lay?nca her an kimliklerini yeniden hat?rlayabilirler.” 8

Uar veya var hangi dile aittir?

“ ‘Var’ veya ‘uar’ kelimesi kadim Türkler’in eski bularak kullanmak istemedikleri Hun dilinde ‘nehir’ manas?na geliyordu. Nitekim bu kelime Altaylar’da özel anlam?n? korumu?tur. Orada Ursul (veya Urusul) nehrine Uar denilmektedir.” 9

Eski Türkler küpe takar m?yd??

“Eski Türkler’de küpe takmak, her ça?da yayg?n bir moda halinde görülüyordu. Küpeyi Türkler’de yaln?z kad?nlar de?il; erkekler de takard?. Fakat ‘kad?n ve erkek Türk küpeleri’ aras?ndaki ayr?l?klar? burada gösterebilecek kadar, yeterli bilgimiz yoktur.

Hatta ?slâm kaynaklar?, Hülegü Han’dan söz ederken bile, onun tak?nd??? küpelerinden söz açmay? ihmal etmezlerdi. Çin kaynaklar? ile eski Orta Asya Türkleri’ni gösteren minyatürlerde de, erkeklerin küpe tak?nd?klar?n?, aç?k olarak görüyoruz.

Osmanl? tarihinde de, bunun birçok örne?i vard?r. Bugünkü Orta Asya küpeleri hakk?ndaki derli toplu bilgiler ise Radloff taraf?ndan derlenmi?tir.” 10

Göktürkler ne giyer, nas?l avlan?rd??

“Suyab halk?n?n yünlü kuma?lardan yap?lm?? elbiseler giydi?ini de kaydeden Hüen-Çang, Suyab’a gelirken ?ehrin yak?n?nda T’ong ?e-Hu Ka?an ile kar??la?m??t?. Ka?an o zaman kudretinin doru?unda bulunuyor, h?kimiyeti Ceyhun’un güneyindeki topraklara kadar uzan?yor, o?lu yabgu unvan? ile merkezi Kunduz olan Toharistan’? idare ediyordu. T’ong ?e-Hu Ka?an Çinli rahibi güler yüzle kar??lad?. Ka?an bu esnada ava ç?kmaya haz?rlan?yordu; üzerinde ye?il satenden bir kaftan vard?, saçlar?n?n hepsi görünüyordu. On ayak uzunlu?unda bir ipekli parças? aln?n? birkaç defa sard?ktan sonra arkaya sark?yordu. Maiyetini te?kil eden iki yüz ki?inin saçlar? ise örgülü olup bunlar gümü? i?lemeli elbiseler giymi?lerdi. Rahip Ka?an’a refakat eden askeri birliklerin atlara ve develere (?) bindiklerini görmü?tü. Bunlar?n ellerinde m?zraklar, bayraklar ve yaylar bulunuyordu. Onlar ince kuma?tan elbiseler ve kürkler giymi?lerdi. Hüen-Çang sözlerine devam ederek diyor ki: ‘bu askerlerin dizisi o kadar uzun idi ki, dizinin sonunu görmek mümkün olmuyordu. Sonra avdan dönen ka?an ?ehrin yak?n?ndaki karargâh?nda (ordu) muhte?em bir toy verdi. Ka?an’?n çad?r? alt?n çiçeklerle bezenmi? büyük ve geni? bir ota? olup göz kama?t?r?yordu. Takuvan denilen ve alt?n i?lemeli elbiseler giyen saray memurlar? kuma? geçirilmi? has?rlar üzerinde iki dizi halinde oturmu?lard?. Ka?an’?n muhaf?zlar? da saray memurlar?n?n arkas?nda ayakta duruyordu.” 11

960 y?l?nda ne kadar Türk ?slâmiyet’i kabul etti?

“Volga Bulgarlar?’n?n ?slâm’a giri?i Türkler aras?nda ?slâm’?n yay?l??? yolunda büyük bir ad?m? temsil ederken, Orta Asya’da binlerce kimsenin ?slâm’a girdi?i 960-961 y?l? da en büyük ad?m? temsil etmektedir.

Ka?garl? Mahmud ve ?bnü’l-Esîr bu y?l?n hadiselerini ?öyle dile getirirler: Bu y?l içinde Türkler’den yakla??k iki yüz bin hargâh Müslüman olmu?tur. Hargâh da, içinde bir ailenin bar?nd??? çad?r demektir.

E?er orta kalabal?kta bir aile üç ile be? ki?i aras?nda kabul edilecek olursa, buna göre, sadece o y?l Müslüman olan Türkler’in say?s? alt? yüz bin ile bir milyon kadard?r.” 12

Ne dinimden ne içkimden vazgeçmem!

“Türk kabileleri aras?nda, ?slâm’?n hükümlerini uygulama noktas?nda farkl? seviyeler söz konusudur. Mesela; Karahanl?lar bir anda içkiyi de b?rakarak ?slâmi hükümleri son derece titizlikle takip ederken; Ceyhun Nehri’nin güneyinde kalan bölgelerin idaresini Samano?ullar?’ndan devralan Gazneliler, ?slâm’?n haram k?ld??? baz? hususlarda gev?ek davranm??lard?. Gazneli Mahmud’un (998-1030) haramlar? i?lemekten çekinmedi?i herkesçe bilinen bir gerçekti.” 13

Ben Metin Gülbay, herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.

KAYNAKLAR

1 Karoly Czegledy, Bozk?r Kavimlerinin Do?u’dan Bat?’ya Göçleri, s. 16-17
2 Türkler'in Dili, Fuat Bozkurt, Kap? Yay?nlar?
3 Ir?s Beybutova, Eski Türkler’de Atalara Tapma Felsefesi, Sibirya Ara?t?rmalar?, S.308
4 Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giri?, cilt 4, s.160
5 ayn? yap?t cilt 2, s.328
6 ayn? yap?t cilt 2, s.328
7 Türkler'in Dili, Fuat Bozkurt, Kap? Yay?nlar?, S.24
8 Jean Paul Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarl?k, S.89
9 L.N.Gumilöv, Hazar Çevresinde Bir Y?l, S.234
10 B.Ögel, Türk Kültür Tarihine Giri?, cilt 5, s.243
11 Faruk Sümer, Eski Türkler’de ?ehircilik, S.13
12 Saîd Abdülfettâh Â?ûr, Araplar ve Türkler Aras?nda ?lk Tan??ma, Türk-Arap Münasebetleri, s.298
13 ayn? yap?t, s.300.

 

  YAZARIN DÄ°ÄžER YAZILARI

YUKARI