gaziantep escort
Metin Gülbay
  05-08-2022 20:24:00

KÂFİRLE İTTİFAK YAPAN FRANSA KIRALI KİMDİR?

1.François ile Kanuni: Fransız Kralı I. François (solda) ve Kanuni Sultan Süleyman (sağda) Fransa-Osmanlı Müttefikliğini başlatmışlardır. Her ikisi de ayrı ayrı Titian tarafından resmedilmiş ve resimler mizansenle bir araya getirilmiştir. (1530).


Başlığı Christine Isom-Verhaaren'in Kitap Yayınevi tarafından çevrilen yapıtından aldım. Kitabın özgün adı Allies With The İnfidel: The Ottoman And French Alliance In The Sixteenth Century. Yani "Kâfirlerle Müttefik: 16. Yüzyılda Osmanlı Fransız Anlaşması".

Burada kâfir Osmanlı oluyor, ittifak yapan da Fransa Kıralı 1.François. Dönem 16.yüzyıl.

Fransa Kıralı 1.François (Fransua okunur) Kutsal Roma Germen İmparatoru 5.Karl'a karşı, hani bizim bildiğimiz adıyla Şarlken'e karşı zorda kaldığı için Osmanlı Sultanı Kanuni Süleyman ile bir anlaşma yaptı. Tabii Şarlken ve yandaşları bu anlaşmayı Hıristiyan bir kıralın Müslümanlarla ittifak yapıp Hıristiyanlara karşı savaşması olarak lanse etti ve bu görüş Avrupa kamuoyunda büyük destek gördü. Öylesine destek gördü ki, bu görüş batılı tarih yazımını da etkisi altına alarak çok uzun bir süre 1.François'nın hain olarak yaftalanmasına yol açtı.

Yirminci yüzyılın sonlarına doğru yayımlanan yapıtlarda bile bunun izleri görülmektedir.

"Kâfirlerden destek alan Hıristiyanların Hıristiyanlara karşı savaştığını görmek o dönemde pek çok kişi için yeterince korkunçtu ama daha da kötüsü başa gelecekti... Netice itibariyle Toulon sekiz ay boyunca bir Türk kolonisi haline geldi... Bir Hıristiyan kentinin camisiyle, esir pazarıyla bir Müslüman kentine dönüşmesine tanık olanlar şaşkınlık içinde kaldı.

O da (François) Fransız Türk varlığından utanç duymaya başladı, çünkü bu durum evrensel olarak aşağılanmasına ve Provence'lı uyruklarının pek çok şikayetine yol açtı." 1

Şarlken yanlıları olaya böyle bakarken Fransız kaynakları böyle bakmıyordu. Onlar Osmanlılar'la yaptıkları anlaşmanın gayet uygun ve kendileri için yararlı olduğunu düşünüyordu. Tabii sonra bu görüşleri değişti ama o dönemde böyle düşünüyorlardı. Yapıtın yazarı ise "Osmanlılar ve onların Avrupa'daki çağdaşları, 15.yüzyılda olayların gerektirdiği bir defalık gayrı resmi ilişkilerden, 16.yüzyılda iki güçlü hükümdar, Osmanlı Sultanı Süleyman ile Fransa Kıralı 1.François arasındaki resmi bir ittifaka doğru evrilen bir ittifaklar örüntüsü içinde birleştiler" diyor. 2

Verhaaren ne demek istiyor bu sözleriyle, isterseniz ona da bakalım.

"Dorothy Vaughn bu örüntüleri elli yıldan uzun bir süre önce betimlemiştir. Onun betimlemeleri daha sonraki tarih yazımını pek etkilememiş ama Osmanlı donanmasının kışladığı Toulon betimlemesi, doğru olmamasına karşın R.J.Knecht ve J.R.Hale tarafından benimsenmiştir." 3

François'nın ülkesini ve tacını korumak için yaptığı diplomatik hamlenin nasıl din eksenine çekilerek alt edilmeye çalışıldığını görürüz bu ittifaka yönelik eleştirilerde. Osmanlı o dönemde Avrupa'nın en etkili güçlerinden biriydi ve aslına bakılırsa François, Şarlken ve Kanuni Avrupa siyasetine hükmeden liderlerdi. Bunlardan birinin diğerine saldırması geri kalan ikisinin ittifak yapmasına yol açacaktı ki öyle de oldu. Şarlken'in François'ya yaptığı şey de buydu ama onun Osmanlı sultanı ile ittifaka girmesini Hıristiyan bir kıralın Müslümanlarla Hıristiyanlara karşı savaşması olarak lanse etmek Şarlken için daha basit ve etkili bir yol olarak göründü. Bu yüzden de yüzyıllara damgasını vuracak yalanlar ve yanlış anlatımlar devreye sokuldu.

Verhaaren konuyu şöyle yorumluyor yapıtında:

"Hıristiyan bir kıralın bir başka Hıristiyan hükümdara karşı Müslüman bir sultanla 16.yüzyılda kurduğu Osmanlı-Fransız ittifakı, Rönesans diplomasisinin kurallarından heyecan verici bir sapma olarak değerlendirilmiştir. Burada bu algının hem Avrupa merkezli, hem de anakronik (çağı geçmiş, M.G.) olduğu, çünkü 19. ya da 20.yüzyıla ait bir dünya görüşünü 15  ve 16. yüzyıllara yansıttığı savunulmaktadır. Bu ittifak ne bir sapmaydı, ne de 16.yüzyılda Haçlı söylemi yerine siyasal gerçeklerle uğraşan kişiler tarafından heyecan verici görülmüştü. Osmanlılar, farklı siyasal ve kültürel sistemlerine karşın 15 ve 16. yüzyıl Avrupa Akdeniz dünyasının dışında yer almıyor, tam tersine, onun temel bir bileşenini oluşturuyordu. Osmanlılar ile Fransızlar müttefiklerine yalnızca farklı dinlere bağlılık açısından değil, birçok başka açıdan da bakıyorlardı ve dinsel farklılıkları ortak düşmanlarına karşı ortak askeri harekâta girişmelerine engel olmadı." 4

Fransa Kıralı bazı yalpalamalarına rağmen ittifaka ihanet etmedi. Çünkü Şarlken'e karşı çıkabilmesinin tek yolunun Osmanlıların gücünü kullanmak olduğunu biliyordu.

Avrupa'da o dönem var olduğu söylenen olumsuz Türk imajının doğru olup olmadığına da bir göz atmakta yarar var. Yazılarımda sürekli olarak Avrupalı gezginlerin Osmanlıya yaptıkları seyahatleriyle ilgili gözlemlerini aktarmaya çalışıyorum. Açık söylemek gerekirse birçok olumsuz görüşe karşın tüm yazarlarda bir nefret dili, her şeyi kötü yapan bir toplumdan söz ettiklerini görmedim. Hatta askeri disiplin ve adaletin Osmanlı Devletinde Avrupa'daki ülkelere göre daha hızlı sağlanmasına ilişkin övgü dolu cümlelere de rastladım.

Aslında ben konuşmayayım da daha ikna edici olsun. Clarence Dana Rouillard The Turks in French History, Thought, and Literature (1520-1660) adlı çalışmasında 16 ve 17. yüzyıllardaki Fransız gezi yazarlarının görüşlerini değerlendirir.

"Seyahatnamede yalnızca Türk sivil ve askeri disiplininin değil, onun altında yatan ince ahlâkî niteliklerin de sürekli hayranlıkla anılması, özellikle bu hayranlığın çoğu kez Fransız ya da Hıristiyan kurumlarının ve uygulamalarının sivri bir eleştirisine dönüştüğü durumlarda, akıllı okurların bazı değer uyarlamaları yapmalarına yol açmamış olamaz. Kendinden hoşnut kayıtsızlığın son sığınağı olan Hıristiyan'ın kâfirden üstünlüğü kabulü bile Türklerin üstün ibadet, saygı, oruç ve hayırseverlik şevkinin ortaya çıkmasıyla sarsılmıştı." 5

Osmanlı'ya karşı zıt iki görüşün ortaya çıkmasına neden olan şey neydi peki?

Konuyu araştıran uzmanlara göre tarih yazıcıları değil edebiyatçıların görüşlerine prim verilmesi nedenlerden birini oluşturuyordu. Çünkü edebiyatçılar gerçeklerleri yazmak zorunda değillerdi ve kitlelerin hoşuna gidecek biçimde anlatıyorlardı olayları. Tabii eğip bükerek, yanlış şeyleri gerçekmiş gibi sunarak. Kırallar ve devlet yetkilileri de toplumun hoşuna giden görüşlere karşı çıkmayı iktidarlarını korumak adına yapmıyorlardı. Onlar da aynı edebî hikayeleri tekrarlayarak yalanlara ortak oluyorlardı. Halbuki dönemin görgü tanıklarının yapıtlarına başvurarak tarihi anlatsalar onların Osmanlı Fransız ilişkilerini hele Osmanlıları hiç de anlatıldığı gibi betimlemedikleri görülecekti ama bu asla yapılmadı.

Ancak bazı tarihçiler anlatılanlarda bir gariplik olduğunu sezip dönemin tanıklarına başvurmaya başladı ve o zaman işte Verhaaren gibi yazarlar çıktı ortaya. Ama popüler olamadılar çünkü Avrupa halklarının hislerine "tercüman" olmuyorlardı. "Barbar Türkler" söylemi daha çok tutuyordu. İğneyi kendimize batırmak adına söyleyeyim, Osmanlıların yaptığı bazı şeyler de bu söylemin tutmasına neden olmuyor değildi. Osmanlı'da örneğin köle pazarları 20. yüzyıla kadar devam etti.

"Osmanlı'da köle edinilen ana kaynaklar Güney Avrupa, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya'daki savaşlar, siyasi olarak organize edilmiş köleleştirme seferleri ve Afrika'dan getirilen siyahilerin satıldığı köle ticaretiydi. Büyük askeri seferlerin ardından köle satış fiyatlarının düştüğü bilinir. Osmanlı İmparatorluğu'nun idari ve siyasi merkezi olan İstanbul'da, 16 ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte biri kölelerden oluşuyordu. Bu yüzyılların gümrük istatistikleri, İstanbul'un Karadeniz'den yaptığı ilave köle ithalatının 1453'ten 1700'e kadar toplam 2,5 milyon civarında olabileceğini gösteriyor." 6

Hemen belirtmeliyim ki Osmanlı'da yeniçeriler de köleydi, sadrazamların, vezirlerin çoğu da. Yani köle deyince Spartaküs filmini hatırlamayın. Osmanlı'da kölelik kurumu farklıydı. Yine de İstanbul'un 16 ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte birinin kölelerden oluşması inanılmaz gelmiyor mu size de?

"Esirciler olarak adlandırılan ve Osmanlı topraklarında köle ve cariye ticareti yapan kişiler özellikle I. Murad döneminden (1326-1389 arası yaşadı, M.G.) itibaren görülmeye başlanmıştır. Savaşların akabinde devletin beşte birlik payının dağıtılmasının ardından kalan esirler, savaş meydanlarında tacirlere satılıyorlardı. Burada satılamayanlar ise merkez şehirlerde esircilere ya da satın alma gücüne sahip olan kişilere satılıyorlardı. Kaçırma yoluyla köle yapılanlar da yine merkez şehirlerdeki esir tacirlerinde toplanırlardı. Esir alıp satmak serbest olduğundan, esircilik bir meslek haline gelmiş ve bu meslek grubunun başına 'Esirciler Kethüdası' getirilmişti. Esircilik kârlı bir işti ve bu işi yapanlar zengin tüccar grubundan sayılıyorlardı. Her isteyen esirci olamıyordu. Esirci esnafının iyi tanınması gerekiyordu. Kanuna aykırı hareket eden veya kölelere kötü muamelede bulunanlar bu meslekten atılıyordu. Meslekten atılmanın hafif bir ceza kabul edildiği durumlarda, suçluların esir pazarının kapısına asıldıkları da görülüyordu. Özellikle kadın esircilerin hareketleri çok sıkı kontrol ediliyor, kanuna aykırılıklar önlenmeye çalışılıyordu. Alınan tüm tedbirlere rağmen köle ticaretindeki suiistimaller engellenememiştir.

Diğer esnaf grupları gibi esirciler de bir loncada toplanmıştı; kethüdaları, yiğitbaşıları vardı. Ünlü bestekâr ve musikî ustası Mustafa Itrî Efendi de, Esircilik Kethüdalığı yapmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda; kölelerin alınıp satıldığı yerlere esir pazarları deniyordu. İlk dönemlerde yerleşik olmayan esir pazarları bulunuyordu. Panayırların bir bölümünde esir ticareti yapılmaktaydı. İlk esir pazarı Bursa’da kurulmuştur. II. Mehmed dönemine kadar dağınık ve düzensiz bir şekilde sürdürülen esir ticareti, İstanbul’un fethinden sonra düzene girmiştir. Sınırlar genişledikçe; Edirne, Macar-Osmanlı sınırına yakın şehirler, Midilli, Batı Afrika’da Dorfur şehri ve Mısır esir ticaretinin merkezleri olarak ön plana çıkmıştır. İstanbul’da ise; ilk esir pazarının bugünkü Haseki semtinde kurulduğu ve esir ticaretinin III. Murad döneminde eski ve yeni bedestenler içerisinde merkezileştiği tahmin edilmektedir.

Bir ilke olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nda gayrimüslimlere Müslüman köle satmak yasaktı. Ancak buna rağmen gayrimüslimlerin Müslüman köle aldıkları görülmekteydi. Gayrimüslimlerin, Müslüman olmayan köleleri alıp satmaları ise serbestti." 6

Şimdi sıkı durun, kölelik Osmanlı'da hiç sona ermedi desem inanır mısınız? Evet yasaklama kararları var ama pratikte kölelik devam etti. Ne zamana kadar mı, şaşıracaksınız ama... neyse kaynaklardan aktarayım iyisi mi...

"Jön Türkler, 20. yüzyılın başlarında kölelik karşıtı bir duruş sergiledi. II. Abdülhamid'in şahsi köleleri 1909'da serbest bırakıldı ancak hanedan üyelerinin kölelerine bir müdahalede bulunulmadı. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nde köleliği yasal olarak sona erdirdi. Türkiye, köleliğin sona ermesine ilişkin 1926 tarihli Milletler Cemiyeti'nin bir sözleşmesini onaylamak için 1933'e kadar bekledi. 1930'lu yılların başında kızların yasa dışı yolla satıldığı ihbar edildi. Köleliği açıkça yasaklayan mevzuat, 1964'te kabul edildi."

Cumhuriyet döneminde kölelikle ilgili bir Birleşmiş Milletler yani o zamanki adıyla Milletler Cemiyeti kararını onaylamak için niye 1933'e kadar beklendi sorusunun yanıtını bilmiyorum. Hele köleliği açıkça yasaklayan mevzuatın 1964'te kabul edilmesine ne demeli? Görüldüğü gibi Avrupalıların eline epey malzeme vermişiz değil mi!

Yine esas konumuza dönelim. Osmanlılar ve Fransızlar ittifak kurmadan önce birbirleriyle mücadele eden güçlerdi. 1520'den önce en azından İtalya'da karşı karşıya gelmişlerdi. Birbirlerini yenerek İtalya'ya egemen olmaya çalışıyorlardı ancak sonuç alınamıyordu, ki birden durumu değiştiren bir şeyler oldu ve iki ülkeyi birbiriyle ittifaka zorlayan "sorun" ortaya çıktı.

"Ghentli Charles  (Karl) beklenmedik bir biçimde dedelerinin bütün topraklarında -1515'te Burgonya'da, 1616'da Amerika'daki İspanyol topraklarıyla birlikte Kastilya ve Aragon'da ve 1519'da Avusturya'da, tahtın sahibi oldu; aynı yıl seçimle Kutsal Roma Germen İmparatoru unvanını da elde etti. Böylece 1.François'yla başlayarak Fransız kıralları Avrupa'da Habsburgların kuşatması altına girmekle karşı karşıya kaldı. Osmanlı tahtına 1520'de çıkan ve hemen batıya yönelen Süleyman da artık Doğu Avrupa'da, Kuzey Afrika'da ve Akdeniz'de Habsburg tehlikesiyle karşı karşıyaydı. François ile Süleyman'ın, İtalyan topraklarında da iktidarın mirasçısı olan Habsburg hükümdarı V.Karl'a karşı koymak için ittifak yapması, güç dengesindeki bu beklenmedik değişikliğe gösterdikleri kaçınılmaz değilse bile mantıklı tepki olarak görülebilir."7

Sanırım iki ülkenin neden ittifak kurmak zorunda kaldıklarını anladık. Bu arada aynı yapıtta 16.yüzyılın ünlü tarihçisi Mustafa Āli'nin Osmanlı kimliğini nelerin oluşturduğuna ilişkin görüşlerine rastladım. Paylaşmamda yarar var.

"Osmanlı İmparatorluğu'nun parlak günlerindeki çeşitli Anadolu halkları... Türk ve Tatar kavimlerinden ayrı değildir, güzide bir millet ve latif bir ümmettir, devletlerinin kökeni açısından mümtaz oldukları gibi, dindarlıkları, temizlikleri ve akideleri ile de öne çıkarlar. Bundan başka, Anadolu vilayetleri sakinleri karışık kökenlidir. Āyānı (taşranın kodamanları, eski idareciler veyahut bir şekilde sivrilmiş sözü geçip saygı gören insanlar, M.G.) arasında sonradan Müslüman olmuş bir kimse olmayan azdır... anne ya da baba tarafından şecereleri Allah'a şirk koşana dayanır. Sanki iki cins meyve ağacı vuslata ermiş de bunun semeresi olan meyve bir şah incisi gibi büyük ve sulu olmuştur. Atalarının en güzel özellikleri dış güzellikleriyle ya da manevi marifetleriyle ortaya çıkar." 8

Mustafa Āli'nin bu satırlarını okurken herkesi Türk yapmaya çalışan İlber Ortaylı hoca geldi aklıma. Komik adamdı, bilirim, okuldan yani...

İşte böyle...

Ben Metin Gülbay, herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.

 

KAYNAKLAR

1 R.J Knecht, Francis 1 (Cambridge University Press, 1982), 365-66.

2 Christine Isom-Verhaaren, Kâfirle İttifak, s.12, Kitap Yayınevi.

3 D.Vaughn, Europe and the Turk: A Pattern of Alliances 1350-1700 (Liverpool: University Press, 1954; New York: AMS Press, 1976.) s.12'de 5 nolu dipnot.

4 Verhaaren, s.12.

5 Verhaaren, s.17.

6 Islam and Abolition of Slavery, William Gervase, Clarence-Smith, 2006. https://books.google.gr/books?id=ZW9DjTAox6EC&lpg=PP1&hl=pt-BR&pg=PA110#v=onepage&q&f=true

7 Vehaaren, s.36.

8 Mustafa Āli, Künhü'l-Ahbar, Verhaaren, s.73.

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 29 25 1 3 64 17 78 +47
2 Fenerbahçe 29 24 1 4 76 23 76 +53
3 Trabzonspor 29 15 10 4 49 37 49 +12
4 Beşiktaş 28 14 10 4 39 32 46 +7
5 Kasımpaşa 29 12 10 7 50 51 43 -1
6 Başakşehir FK 29 12 11 6 37 33 42 +4
7 Çaykur Rizespor 29 11 12 6 33 46 39 -13
8 Antalyaspor 29 9 9 11 33 32 38 +1
9 Sivasspor 29 9 9 11 35 39 38 -4
10 Adana Demirspor 29 8 9 12 42 38 36 +4
11 Samsunspor 29 10 13 6 35 38 36 -3
12 Alanyaspor 29 8 9 12 37 42 36 -5
13 Kayserispor 29 10 10 9 36 42 36 -6
14 Konyaspor 29 7 11 11 30 41 32 -11
15 MKE Ankaragücü 29 6 11 12 34 38 30 -4
16 Hatayspor 29 6 11 12 33 40 30 -7
17 Fatih Karagümrük 29 7 14 8 33 37 29 -4
18 Gaziantep FK 28 7 14 7 31 41 28 -10
19 Pendikspor 29 6 15 8 33 61 26 -28
20 İstanbulspor 29 3 19 7 22 54 13 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 26 20 5 1 61 21 61 +40
2 Göztepe 26 17 5 4 45 15 55 +30
3 Kocaelispor 26 13 7 6 39 29 45 +10
4 Sakaryaspor 26 12 6 8 39 28 44 +11
5 Bodrumspor 26 12 7 7 34 18 43 +16
6 Çorum FK 26 12 8 6 40 25 42 +15
7 Boluspor 26 12 8 6 25 27 42 -2
8 Bandırmaspor 26 11 7 8 35 21 41 +14
9 Gençlerbirliği 26 9 7 10 29 26 37 +3
10 Erzurumspor FK 26 9 7 10 25 21 34 +4
11 Keçiörengücü 26 8 11 7 24 33 31 -9
12 Ümraniyespor 25 8 11 6 28 36 30 -8
13 Manisa FK 25 6 9 10 27 27 28 0
14 Tuzlaspor 26 7 13 6 26 42 27 -16
15 Adanaspor 26 8 15 3 21 38 27 -17
16 Şanlıurfaspor 26 5 12 9 17 30 24 -13
17 Altay 26 5 18 3 12 53 15 -41
18 Giresunspor 26 2 20 4 12 49 7 -37
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 28 20 4 4 63 24 64 +39
2 Van Spor FK 28 18 5 5 45 29 59 +16
3 Bucaspor 1928 28 16 3 9 40 17 57 +23
4 Yeni Mersin İdman Yurdu 29 15 5 9 42 22 54 +20
5 1461 Trabzon FK 28 15 6 7 52 29 52 +23
6 Ankaraspor 29 13 6 10 37 25 49 +12
7 Ankara Demirspor 28 13 12 3 34 31 42 +3
8 Beyoğlu Yeniçarşıspor 28 12 12 4 33 28 40 +5
9 Diyarbekir Spor 28 11 10 7 31 27 40 +4
10 Karacabey Belediye Spor 29 10 10 9 28 26 39 +2
11 Nazilli Belediyespor 29 10 12 7 35 46 34 -11
12 Hes İlaç Afyonspor 28 8 11 9 17 27 33 -10
13 Kırklarelispor 29 8 12 9 22 34 33 -12
14 Altınordu 28 7 11 10 31 28 31 +3
15 Serik Belediyespor 29 7 12 10 22 31 31 -9
16 Zonguldak Kömürspor 28 6 15 7 27 48 22 -21
17 Kırşehir Futbol SK 29 5 18 6 26 55 21 -29
18 Bursaspor 28 4 16 8 20 47 17 -27
19 Adıyaman FK 29 3 21 5 19 50 14 -31
Takım O G M B A Y P AV
1 Kepezspor FAŞ 21 16 1 4 43 9 52 +34
2 Aliağa Futbol A.Ş. 22 15 0 7 38 11 52 +27
3 Ayvalıkgücü Belediyespor 22 11 5 6 27 17 39 +10
4 52 Orduspor FK 22 11 6 5 28 20 38 +8
5 Edirnespor 21 10 7 4 34 20 34 +14
6 K.Çekmece Sinopspor 22 9 7 6 32 21 33 +11
7 İnegöl Kafkas GK 21 8 6 7 23 23 31 0
8 Artvin Hopaspor 21 7 7 7 26 20 28 +6
9 Mardin 1969 Spor 21 8 9 4 26 23 28 +3
10 Karabük İdmanyurdu Spor 22 8 10 4 20 31 28 -11
11 Talasgücü Belediyespor 22 8 13 1 24 36 25 -12
12 Kırıkkalegücü FK 21 5 11 5 13 26 20 -13
13 Gümüşhanespor 22 3 10 9 14 33 18 -19
14 Malatya Arguvanspor 21 2 15 4 9 33 10 -24
15 Tarsus İdman Yurdu 21 2 16 3 14 48 9 -34
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/03/2024 Gaziantep FK vs Beşiktaş
 15/03/2024 Fatih Karagümrük vs Konyaspor
 15/03/2024 Pendikspor vs İstanbulspor
 16/03/2024 Alanyaspor vs Kayserispor
 16/03/2024 MKE Ankaragücü vs Başakşehir FK
 16/03/2024 Adana Demirspor vs Sivasspor
 16/03/2024 Beşiktaş vs Antalyaspor
 17/03/2024 Çaykur Rizespor vs Gaziantep FK
 17/03/2024 Hatayspor vs Samsunspor
 17/03/2024 Kasımpaşa vs Galatasaray
 17/03/2024 Kasımpaşa - Galatasaray Galatasaray ligdeki son 17 maçında hiç kaybetmedi  Galatasaray yenilmez
 17/03/2024 Trabzonspor - Fenerbahçe Fenerbahçe ligdeki son 18 maçında hiç kaybetmedi  Fenerbahçe yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/03/2024 Manisa FK vs Ümraniyespor
 15/03/2024 Gençlerbirliği vs Kocaelispor
 16/03/2024 Bandırmaspor vs Eyüpspor
 16/03/2024 Çorum FK vs Manisa FK
 16/03/2024 Göztepe vs Keçiörengücü
 17/03/2024 Bodrum FK vs Boluspor
 17/03/2024 Erzurumspor FK vs Tuzlaspor
 17/03/2024 Giresunspor vs Şanlıurfaspor
 17/03/2024 Ümraniyespor vs Adanaspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 16/03/2024 1461 Trabzon FK vs Altınordu
 17/03/2024 Diyarbekir Spor vs Karacabey Belediye Spor
 17/03/2024 Esenler Erokspor vs Nazilli Belediyespor
 17/03/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Ankaraspor
 17/03/2024 Kırklarelispor vs Ankara Demirspor
 17/03/2024 Kırşehir Futbol SK vs Bursaspor
 17/03/2024 Serik Belediyespor vs Bucaspor 1928
 17/03/2024 Van Spor FK vs Yeni Mersin İdman Yurdu
 17/03/2024 Zonguldak Kömürspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 16/03/2024 K.Çekmece Sinopspor vs Kepezspor FAŞ
 16/03/2024 52 Orduspor FK vs Edirnespor
 17/03/2024 Artvin Hopaspor vs Kırıkkalegücü FK
 17/03/2024 Malatya Arguvanspor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 17/03/2024 Mardin 1969 Spor vs Ayvalıkgücü Belediyespor
 17/03/2024 Talasgücü Belediyespor vs İnegöl Kafkas GK
 17/03/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Gümüşhanespor
 17/03/2024 Artvin Hopaspor - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligdeki son 9 maçında hiç kazanamadı  Artvin Hopaspor yenilmez
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI