gaziantep escort
Metin Gülbay
  Güncelleme: 01-05-2022 09:58:00   22-10-2021 21:47:00

PORTEKİZLİ GEZGİNLER OSMANLI TOPRAKLARINDA 1

António Tenreiro Portekizli bir gezgindir. Hindistan 16.yüzyılda Portekiz İmparatorluğu'nun sömürgesi durumundadır. İmparatorluğun Hindistan genel valisi Duarte Menezes'in 1523 yılında İran Şahı İsmail'e gönderdiği elçilik heyetinde Tenreiro da bulunur. Hatırlamak gerek ki o yıllarda Osmanlı Devleti'nin başında Kanuni Sultan Süleyman bulunmaktadır (taht süresi 1520-1566).

Yazıda altı gezginin anılarına yer vereceğim. Ama tabii ki bu yazıyı uzatmış olacak. Bu yüzden de iki bölümde yayımlanacak.

Portekizlilerin Osmanlı toprakları üzerinden geçerken biriktirerek yazıya döktükleri gözlemler bir kez daha gösteriyor ki ülkemizle ilgili ne var ne yoksa Türkçe'ye çevrilmeli. Kitap Yayınevi bu konuda muhteşem bir performans gösteriyor. Birçok yazımda onların yayınlarını kaynak olarak kullandım, hiçbir tereddüt göstermeden. O yayınlar olmasaydı yazılarım çok eksik kalırdı.

Tenreiro'nun Osmanlı izlenimleri

Tenreiro'nun amacı Osmanlı Sultanının Hindistan'a bir sefere çıkma niyetinin olup olmadığını ve bunu genel valiye bildirmektir. Yani gizli bir görevi vardır. Ama Tenreiro iyi bir gözlemcidir ve tuttuğu notlar sayesinde o yıllardaki birçok yerin nasıl göründüğü, insanların nasıl yaşadığıyla ilgili bilgilere sahip oluyoruz. Tenreiro'nun bir başka yararı da Osmanlı tapu/tahrir defterlerindeki nüfus rakamlarını kıyaslayabileceğimiz bir kaynak yaratmış olmasıdır.

Tenreiro Bandel limanına (sonra Bender Abbas adını alacak) çıkar ve oradan Lâr kentine ulaşır. Basra Körfezi'ne yakın olan bu kentin dört bin hanesi olduğunu ve Müslüman Lâriler'den oluştuğunu belirtir. Daha sonra yoluna, kuzeye doğru devam eder ve Türkmenlerle karşılaşır. Bu Türkmenler İran Şahı'nın ülkesindeki Alevi Türkmenlerdir. Tenreiro onların inançları için ilginç gözlemlerde bulunur.

"Hayatları küçükbaş hayvan ve at yetiştirmekle geçiyor. Beyaz ve sarımsı ırk. Bazıları topuklarına kadar uzanan bol, pamuklu keten elbise giyiyor. Kışın bunların üzerine dikilmiş kuzu ve tilki derileri kullanıyorlar. Kadınları pek güzel, ipekten mükemmel halı dokuyor. Her zaman çadırlarıyla dolaşıyorlar. Gördüğümde sayıları eksik olmasına rağmen her bir grup aşağı yukarı 500 veya 600 çadırdan oluşuyordu. Yetiştirdikleri iyi at ve kısraklarla geziyorlar. Ok, kılıç veya pala ve sağlam kalkanlarla iyi bir donanımları var. Büyük muharebeler dışında mızrak kullanıyorlar. Yaz ve kış, her zaman, iklimi daha iyi olan başka yerlere göçüyorlar. Şahın bütün arazi ve dağlarında bu ırkı gördük. Şah'ın yasalarına, Safevi rejimine bağlılar; yani Muhammed'den ziyade Ali'ye saygı duyuyorlar. Kırmızı başlık takıyorlar. Türkçe konuşuyorlar. Kendilerine kırmızı başlar anlamına gelen Kızılbaş diyorlar. Şunu fark ettim ki, ne İslami yasalara, ne putperest ādetlerine, ne de başka bir esasa bağlılar."1


António Tenreiro'nun Itinerário'sunun Coimbra baskısının (1560) ilk sayfası


Tenreiro Tebriz'e gidene dek uğradığı her yere hayran kalır. Bu arada yolundan sapıp Hazar Denizi kıyısına da uğrar Erdebil'e gider. Nahcıvanlı Ermeni tüccarla Tebriz'den Kudüs'e ulaşmak üzere yola koyulan gezgin, Erciş, Ahlat, Bitlis'e de uğramıştır. Daha sonra Diyarbakır'a yönelen Tenreiro kentin Osmanlı'nın eline geçmesinden birkaç yıl sonra nasıl göründüğünü betimler.

"Kentin içinde bir yerden gür bir kaynak fışkırıyor ve verimli bir ırmak haline gelerek kenti bir baştan bir başa kat ediyor. Birçok değirmen ve hamam var; bu yörelerde (Portekiz'de) olduğu gibi her türlü meyve ağacının yetiştiği geniş bahçeler bulunuyor.

Kent dört bin hane kadar bir nüfusa sahip; bütün Yakubî ve Nasturî Hıristiyan olup, kimileri de bizim dilimizde Hazreti Meryemi sevenler anlamına gelen, Dustimaria diye bilinen bir inanca sahip. Hepsi beyaz tenli ve Arapça konuşuyor; Türkler ve başka milletten olanlar da var."

Diyarbakır'da konuşulan dili Arapça olarak saptamış gezgin, benim ilgimi çekti.

Tenreiro Diyarbakır'da kendisiyle birlikte yolculuk eden bir Hıristiyan tarafından bir kervansaraya götürülür, bu sırada yoğun bir yağmur vardır, birkaç gün kalır orada. Burada başına gelen olayları da şöyle anlatır:

"Beni buraya getiren Hıristiyan geldiği yere döndü ve ben yalnız kaldım. Farsçayı çok iyi konuşamıyor olmam ve üzerimdeki giysiler nedeniyle, kervansarayda kalan bazı Müslümanlar benim tutuklanmamı istedi. Kimileri durumu, beylerbeyi olan paşaya nakletti, o da hemen yanına götürülmemi emretti. Paşanın çevresinde bir hayli Türk vardı: o bölgeye ait, kadı ve kâtip dedikleri kişiler. Hepsinin önünde bana bir Türk tercüman aracılığıyla açıkça İtalyanca bilip bilmediğimi, kim olduğumu ve nereden geldiğimi sordu. Ben kendisine doğruyu, (Portekiz yönetimindeki) Hindistan valisinin Şah'a gönderdiği bir elçiye refakat ederek geldiğimi, Kudüs'e gitmek istediğimi ve burasının yolumun üstünde bulunduğunu söyledim. Ve ardından bana elçinin orada ne işinin olduğunu, kendisine söylendiği gibi valinin Şah'tan top döküm ustaları ve bazı toplar isteyip istemediğini sordu. Bunun böyle olmadığı, yasalarımıza göre böyle bir şeyin kesinlikle yasaklandığı yanıtını verdim. İki veya üç katip, söylenenlerin tümünü yazdı. Ayrıca, Şah'ın öldüğünü, hükümdarlığa oğlunun getirildiğini söyledim ve sonunda söylediklerime inandılar."

Tenreiro'ya inanan paşa onu serbest bırakır. Gezgin Diyarbakır'da Müslüman erkeklerin Hıristiyan kadınlarla evlenmiş olduklarını görür ve herkesin kendi dinsel kurallarına göre hareket ettiğini kayda geçirir. Portekizli seyyah Osmanlıların kente ilişkin korkularını da açığa vurur:

"Bu bölge, Kızılbaş korkusu nedeniyle bir hayli endişe ve ihtiyatla yönetilmektedir. Kızılbaşlar İranlıdırlar, kente gıpta ile bakmaktadırlar, zira burası İran'dan daha verimlidir ve ılıman bir iklime sahiptir."

Tenreiro'yu yolculuk sırasında betimleyen bir çizim. 1560'lı yıllar.


Tenreiro için zor günler başlıyor

Tenreiro yeniden güvenli bir biçimde yola koyulmak için adam aramaya başlar. Bu beylerbeyine bildirilince yeniden  onun karşısına çıkarılır ve aynı sorulara muhatap olur. Sonra da kendisi "çok saygın" diye nitelediği bir Osmanlı yetkilisine teslim edilir ve onun evine götürülür. Ancak işler karışır ve...

"O gece beni ayaklarımdan prangaya vurur gibi zincirlediler; özür dilediler ve çok üzgün olduklarını belirttiler; bunu beylerbeyinin emriyle yaptıklarını söylediler. Öylece birkaç gün geçirdim orada; ve bu arada beylerbeyine haber geldi ki, Sadrazam İbrahim Paşa büyük bir orduyla yakınlardaki Kahire şehrine doğru ilerliyormuş. Beylerbeyi aniden beni alıkoyan Türke ve iki hizmetlisine beni alıp İbrahim Paşa'ya götürmelerini emretti. Bu Türkler üzerimdeki paraya ve bazı sikkelere el koydu, onlarla bana bir eyer, bir gem ve birkaç çizme satın aldılar. Hemen benimle yola koyuldular. Buyruk üzerine şehirde aldıkları ulak atlarıyla ve beylerbeyinin Türk'e verdiği, eyalet sınırları içinde geçerli olacak bir yetki belgesiyle. Yolculuğumuz boyunca istenildiği yerde at ve gerekli malzeme rahatça sağlanabilecekti. Ayrıca, sultanın diğer eyaletlerindeki ve sancaklarındaki yetkililere, beylerbeylerine ve sancakbeylerine iletilmek üzere mektuplar aldılar."

İbrahim Paşa'nın bulunduğu Kahire'ye doğru yola çıkarılan Tenreiro birçok badireden sonra paşaya ulaşır ama yine serbest bırakılmaz. Zaten burada önemli olan kendi başına gelenler değil tuttuğu notlardır. Çeşitli kentleri görebildiği, tanıyabildiği kadarıyla anlatır. Nihayet haftalar sonra serbest bırakılır.

Tenreiro  epey kaldığı Kahire'deki bir mahalleyi de anlatır tüm canlılığıyla. Bu arada etnik kimliklere yönelik suçlamaları özgün metinde olduğu için buraya da alıyorum. O döneme ait önyargılar olarak kabul edilmeli tabii ki...

"Bilindiği üzere, şehirde çok sayıdaki silahlı soyguncu sık sık bir araya geliyor ve varlıklı olduğunu bildikleri tacirleri ve Müslümanları herkesin gözü önünde soyuyor, bu işi gece yapıyorlar. Soyguna gittikleri sokakta, aradıkları tacirin ya da Müslümanın evini yüksek sesle bildiriyorlar. Duyduğuma göre, öldürülme korkusuyla hiç kimse evinden dışarı çıkmaya veya pencereye yaklaşmaya cesaret edemiyormuş. Soyguncular eve giriyor, istedikleri her şeyi alıyor ve develerine yükleyip uzaklaşıyor. Adaletin önüne getirilseler de bu işi yapmayı sürdürüyorlar; çünkü Araplar soygunculuğa bir hayli yatkınlar; bu ülkede ve bölgede sonsuz denecek kadar çoklar ve bu iş onlara çok uygun ve kârlı geliyor. Burada bulunduğum süre içinde ün salmış bazı soyguncuların samanla doldurulup atlara yüklenmiş derilerinin şehirde dolaştırıldığını gördüm; yanlarında at üstünde tellallar vardı, adlarını duyuruyor ve halka teşhir ediyorlardı. Soyguncuların yarattığı korku ve endişe  yüzünden, gerek sur içinde, gerekse dış mahallelerde yaşayan halkın çoğu geceleri her iki kapıyı da kapatıp çekiliyorlar; çeşitli yerlerde asılı duran kandil ve fenerleri bütün gece yanık kalıyor. Yeniçeri Ağası bütün gece şehri dolaşıyor, soyguncu olduğunu sandığı bir Müslümana rastlarsa hemen cezasını veriyor, ikiye parçalıyor ve halkın görmesi için orada bırakıyor. Bir de el çabukluğu, ustalık ve sihirbazlıkla hırsızlık yapan başka hırsızlar var ki bunlara kendi dillerinde çastri diyorlar ve bizdeki Çingenelere benziyorlar."

Mestre Afonso'nun Itinerário yazmasındaki ilk satırlar: António Baiäo (ed.), Itinerários da India a Portugal por terra, Coimbra, 1923, s.132.


Kadınlar Kahire'de nasıl yaşıyordu?

Teneiro Kahire'deki kadınların yaşamını da gözlemlemiş... Bir Avrupalının Kahire'deki kadınların yaşamını "çok özgür" bulması dikkat çekiyor.

"Bu şehirde kadınlar çok özgürdür, birbirlerini ziyaret etmek istediklerinde bunu yapabiliyorlar; kocaları tarafından hiç yasaklanmıyorlar. Bir geleneğe göre, meydanların çoğunda sırtlarında kırmızı kumaşlı eğerleri, boyunlarında ve göğüslerinde ipek püskülleri, madeni tokalı göğüs kayışları olan iri eşekler ve katırlar bulunuyor. Müslümanlar bunları kadınlara kiralıyor, onlar da böylece istedikleri yere gidebiliyor; üzerlerinde erkekler gibi bacaklarını ayırarak oturuyor, büyük ve beyaz keten bir örtü ile örtünüyorlar. Başlarına kepe benzeyen gümüş bir başlık giyiyorlar, onun da üstüne ince siyah bir tül geçirip çenelerinin altından bağlıyorlar. Gözlerini ve yüzlerini de ince, siyah ipekten bir bezle kapatıyorlar; oradan her şeyi rahatça görebiliyorlar, fakat başkaları onları tanıyamıyor. Ekseriya öyle kalabalık gruplar halinde toplanıyorlar ki, dış mahallelere gitmek için kapılardan geçerken çok sıkışıyorlar, karman çorman oluyorlar, eşekleri önde gidiyor, kendileriyse yere düşünceye kadar havada kalıyorlar; böylece yüzleri dışında her yerleri görünüyor."

Mestre Afonso ile Güneydoğu Anadolu 1565-1566

Portekizli ikinci gezginimiz Afonso'nun gezisi ise Tenrerio'dan kırk yıl kadar sonra gerçekleşti. Osmanlı İmparatorluğu'nda Kanuni Sultan Süleyman hâlâ (1520-1566) iktidardaydı. O yıllarda Portekizlilerin elinde bulunan Hürmüz'den karayoluyla İran üzerinden Van civarına oradan da Tatvan, Diyarbakır, Birecik yoluyla Suriye'ye geçip Halep-Hama-Trablusşam doğrultusunda giderek Kıbrıs'a geçip, yolculuğunu Girit, Venedik  ve Portekiz duraklarıyla tamamlamıştır.

Kendisi bir cerrah olan Afonso meraklı bir insandır ve bu gezisinde de önce Venedikli sonra da bir Ermeni papaz kılığına girerek kendini gizlemiş ve bu yolla güvenli bir yolculuk yapmıştır. Afonso'nun gözlemleri halkların yaşamından, ekonomik duruma, bunun yanı sıra birçok tarihi yapıya ilişkin zengin bilgiler içermektedir. Afonso'nun tüm gezi notları tahmin edileceği gibi buraya sığmayacak kadar ayrıntılıdır. Ben yalnızca o dönemde Osmanlı'nın elinde bulunan yerlerle ilgili gözlemleri aldım.

1535 yılında Halep şehri: Nasuhü's-Silahî (Matrakçı), Beyan_ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn_i Sultan Süleyman Han (yayına hazırlayan: Hüseyin Yurdaydın), TTK: Ankara, 1976, resim 106a. Tenreiro'nun bahsettiği, şehrin batı tarafında kalan bahçeler dikkat çekicidir.


Afonso'dan bir Urfa anekdotu

"Urfa şehri, çok büyük, Diyarbakır'dan da büyük, antik bir kent; çoğu yeri harap olmuş kulelerle bezenmiş bir surla çevrili. Nemrut tarafından tasarlanıp inşa edilmiş olan şehir, Türkçe'de Karadağ olarak adlandırılan bir dağın kıyısında batıya doğru uzanıyor. Burada Ermeniler ve bir kısım Türkmen yaşıyor,1 çoğu köylü olup Osmanlı sultanının egemenliği altındalar; babası (Yavuz Sultan Selim) zamanında, oraların sahibi olan (Memluk) sultanı Kansu Gûri'den zaptedilmiş.2

Şam, Halep ve Malatya'ya kadar uzanan bölgede, sancak beyinden başka her şehir için bir beylerbeylik bulunmuyor; Urfa, Diyarbakır beylerbeyliğine bağlıdır. Bu kentte , Shadrach, Meshach ve Abednego adındaki üç delikanlının içine atıldığı bir fırın var. Kentin bir yakasında da çok güzel, mükemmelen tahkim edilmiş bir kale var. Kentin dışında dağlık tarafa doğru bir memba göze çarpıyor; kısa bir zaman önce bir Ermeni tarafından yapılmış (daha önce orada olmayan) bir duvarla kuşatılmış; içinde geniş bir su çukuru (havuz!) var ve bana söylendiğine göre, Efendimiz İsa burada bir mucize gerçekleştirmiş; ne olduğunu söyleyememelerine karşın, havuz içinde konulan bütün cüzamlıları suyuyla tedavi eden bir güce sahipmiş. Bu yüzden başka yerlerden buraya pek çok insan geliyor; bunlar yurtlarında yaşamalarına izin verilmeyip kovulmuş insanlar ve iyileştiklerinde de şehrin biraz ötesinde, onlar için ayrılmış bir yerde kalıyorlar; çünkü çoğunlukla İran'da bir yerlerde bulunan kendi yurtlarına gitmeye kalkıştıklarında, iyileşmiş olmalarına rağmen, öldürülüyorlar. Bundan dolayı, şehirde hayli kalabalıklar ve merkep yetiştirerek hayatlarını kazanıyorlar. Merkepler öylesine iri ve güzel ki onları cinslerine göre çok paraya, yüz Cruzado'ya veya daha fazlasına satıyorlar."

Afonso Halep'te...

"Buradan Venedik ve Fransa'ya çok miktarda ipek, baharat, değerli taşlar, dayanıklı kumaş ve daha pek çok mal ihraç ediyorlar, oralardan da kumaş, saten damasko (kumaş), kadife ve çeşitli bölgelere götürülüp satılan başka birçok eşya ile dönüyorlar. Aralarında uyumlu ve adil bir şekilde yaşamalarını sağlayan, Venedik Dukalığı adına çalışan, bağlı oldukları bir konsolos var. Sultan buna izin veriyor, çünkü onlardan hem vergi alarak hem de başka gelirler toplayarak büyük kâr sağlıyor; bu gelirler yılda 200 bin Cruzado'yu aşabiliyor. Yine de Türkler sayısız haksızlıklarla saat başı onları taciz ediyor, bu onların dünyada herkese gösterdikleri geleneksel davranışlarıdır. Türkler gördüğüm en kaba ve terbiyesiz insanlardır. Ceza yoluyla çok para topluyor, pek çok zarara neden oluyorlar; suç ne olursa olsun cezasını bu şekilde veriyorlar; onlara borcu olanlar dışında hiç kimseden hak talep etmiyorlar..."

Afonso'nun Halep'te kadınların yaşamına ilişkin gözlemleri de şöyle:

"Kent halkının çoğunluğu Arapça konuşuyor; yakasız ve başlıksız rahip giysisine benzeyen ama ondan daha kısa, uzun kollu pelerin ile Türk usulü giyinmekteler. Ayaklara kadar uzanan, önü açık ve düğmeli, Gabardos3 dedikleri başka kıyafetleri de var. Başlarına türban takıyorlar. Yeniçerilerin başlıklarında kişisel konumlarına göre turkuaz ve yakutla bezenmiş at gemine benzeyen takılar var. Bunları beyaz kumaştan, 1,5-2 karış yüksekliğindeki arkası katlanmış başlıklarına dikiyorlar. Yeniçeriler arasından seçilen, adaleti yerine getiren çavuşlar bir karış uzunluğunda, kadifeden yapılmış, Şah Tahmasb'ınkine benzeyen türbanlardan takıyorlar. Bunlar en az bir kol kalınlığındadır ve epeyce küçük katlardan oluşuyor.

Kadınlar çok gururlu ve güzeller; ama dışarı çıkmadıkları için onları kimse görmez. Dışarıdaki işler için kullanılan, çarşı pazara giden hizmetkârlar yaşlı ve giysilerinin üstüne geniş çarşaf örtüyorlar; bu onları ayaklarına kadar kapatmakta; bizim yaptığımız gibi pelerin giyiyorlar. Başlıklarının üstünde geniş beyaz örtüleri var. Yüzlerini ince ketenden yapılmış arasından bakabildikleri silah peçeyle tamamen kapatıyor; yarım boy don ya da uzun keten şalvar, ayaklarına da pabuç giyiyorlar. Kimileri iyi, renkli deriden yapılmış, yüksek çekme ya da erkeklerinkine benzeyen ayakkabı kullanıyor. Melindi kıyılarından, Etiyopya'dan gelen, Müslüman olmayan köleler var."

Ben Metin Gülbay, herkese keyifli bir haftasonu dilerim.
Yazıya kaynak olan yapıt Kitap Yayınevi'nce ikinci baskısı yayımlanmış olan Portekizli Seyyahlar başlıklı Salih Özbaran'ın bir çalışmasıdır.

1Afonso'nun Urfa'dan geçtiği yılın ertesine ait Osmanlı tapu/tahrir defterinden derlenen rakamlara göre Urfa'da 1704 hane (=8520 kişi) Müslüman, 866 hane (=4330 kişi) Hıristiyan bulunmaktaydı (Göyünç, "16. Yüzyılda Güney-Doğu Anadolu... s.79) Gezginin anılarında Ermeni nüfusunun başat olarak ifade edilmesi hatalıdır. dipnot 8.

2 Urfa 1517 yılında ele geçirilmiştir.  dipnot 9.

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 29 25 1 3 64 17 78 +47
2 Fenerbahçe 29 24 1 4 76 23 76 +53
3 Trabzonspor 29 15 10 4 49 37 49 +12
4 Beşiktaş 28 14 10 4 39 32 46 +7
5 Kasımpaşa 29 12 10 7 50 51 43 -1
6 Başakşehir FK 29 12 11 6 37 33 42 +4
7 Çaykur Rizespor 29 11 12 6 33 46 39 -13
8 Antalyaspor 29 9 9 11 33 32 38 +1
9 Sivasspor 29 9 9 11 35 39 38 -4
10 Adana Demirspor 29 8 9 12 42 38 36 +4
11 Samsunspor 29 10 13 6 35 38 36 -3
12 Alanyaspor 29 8 9 12 37 42 36 -5
13 Kayserispor 29 10 10 9 36 42 36 -6
14 Konyaspor 29 7 11 11 30 41 32 -11
15 MKE Ankaragücü 29 6 11 12 34 38 30 -4
16 Hatayspor 29 6 11 12 33 40 30 -7
17 Fatih Karagümrük 29 7 14 8 33 37 29 -4
18 Gaziantep FK 28 7 14 7 31 41 28 -10
19 Pendikspor 29 6 15 8 33 61 26 -28
20 İstanbulspor 29 3 19 7 22 54 13 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 26 20 5 1 61 21 61 +40
2 Göztepe 26 17 5 4 45 15 55 +30
3 Kocaelispor 26 13 7 6 39 29 45 +10
4 Sakaryaspor 26 12 6 8 39 28 44 +11
5 Bodrumspor 26 12 7 7 34 18 43 +16
6 Çorum FK 26 12 8 6 40 25 42 +15
7 Boluspor 26 12 8 6 25 27 42 -2
8 Bandırmaspor 26 11 7 8 35 21 41 +14
9 Gençlerbirliği 26 9 7 10 29 26 37 +3
10 Erzurumspor FK 26 9 7 10 25 21 34 +4
11 Keçiörengücü 26 8 11 7 24 33 31 -9
12 Ümraniyespor 25 8 11 6 28 36 30 -8
13 Manisa FK 25 6 9 10 27 27 28 0
14 Tuzlaspor 26 7 13 6 26 42 27 -16
15 Adanaspor 26 8 15 3 21 38 27 -17
16 Şanlıurfaspor 26 5 12 9 17 30 24 -13
17 Altay 26 5 18 3 12 53 15 -41
18 Giresunspor 26 2 20 4 12 49 7 -37
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 28 20 4 4 63 24 64 +39
2 Van Spor FK 28 18 5 5 45 29 59 +16
3 Bucaspor 1928 28 16 3 9 40 17 57 +23
4 Yeni Mersin İdman Yurdu 29 15 5 9 42 22 54 +20
5 1461 Trabzon FK 28 15 6 7 52 29 52 +23
6 Ankaraspor 29 13 6 10 37 25 49 +12
7 Ankara Demirspor 28 13 12 3 34 31 42 +3
8 Beyoğlu Yeniçarşıspor 28 12 12 4 33 28 40 +5
9 Diyarbekir Spor 28 11 10 7 31 27 40 +4
10 Karacabey Belediye Spor 29 10 10 9 28 26 39 +2
11 Nazilli Belediyespor 29 10 12 7 35 46 34 -11
12 Hes İlaç Afyonspor 28 8 11 9 17 27 33 -10
13 Kırklarelispor 29 8 12 9 22 34 33 -12
14 Altınordu 28 7 11 10 31 28 31 +3
15 Serik Belediyespor 29 7 12 10 22 31 31 -9
16 Zonguldak Kömürspor 28 6 15 7 27 48 22 -21
17 Kırşehir Futbol SK 29 5 18 6 26 55 21 -29
18 Bursaspor 28 4 16 8 20 47 17 -27
19 Adıyaman FK 29 3 21 5 19 50 14 -31
Takım O G M B A Y P AV
1 Kepezspor FAŞ 21 16 1 4 43 9 52 +34
2 Aliağa Futbol A.Ş. 22 15 0 7 38 11 52 +27
3 Ayvalıkgücü Belediyespor 22 11 5 6 27 17 39 +10
4 52 Orduspor FK 22 11 6 5 28 20 38 +8
5 Edirnespor 21 10 7 4 34 20 34 +14
6 K.Çekmece Sinopspor 22 9 7 6 32 21 33 +11
7 İnegöl Kafkas GK 21 8 6 7 23 23 31 0
8 Artvin Hopaspor 21 7 7 7 26 20 28 +6
9 Mardin 1969 Spor 21 8 9 4 26 23 28 +3
10 Karabük İdmanyurdu Spor 22 8 10 4 20 31 28 -11
11 Talasgücü Belediyespor 22 8 13 1 24 36 25 -12
12 Kırıkkalegücü FK 21 5 11 5 13 26 20 -13
13 Gümüşhanespor 22 3 10 9 14 33 18 -19
14 Malatya Arguvanspor 21 2 15 4 9 33 10 -24
15 Tarsus İdman Yurdu 21 2 16 3 14 48 9 -34
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/03/2024 Gaziantep FK vs Beşiktaş
 15/03/2024 Fatih Karagümrük vs Konyaspor
 15/03/2024 Pendikspor vs İstanbulspor
 16/03/2024 Alanyaspor vs Kayserispor
 16/03/2024 MKE Ankaragücü vs Başakşehir FK
 16/03/2024 Adana Demirspor vs Sivasspor
 16/03/2024 Beşiktaş vs Antalyaspor
 17/03/2024 Çaykur Rizespor vs Gaziantep FK
 17/03/2024 Hatayspor vs Samsunspor
 17/03/2024 Kasımpaşa vs Galatasaray
 17/03/2024 Kasımpaşa - Galatasaray Galatasaray ligdeki son 17 maçında hiç kaybetmedi  Galatasaray yenilmez
 17/03/2024 Trabzonspor - Fenerbahçe Fenerbahçe ligdeki son 18 maçında hiç kaybetmedi  Fenerbahçe yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/03/2024 Manisa FK vs Ümraniyespor
 15/03/2024 Gençlerbirliği vs Kocaelispor
 16/03/2024 Bandırmaspor vs Eyüpspor
 16/03/2024 Çorum FK vs Manisa FK
 16/03/2024 Göztepe vs Keçiörengücü
 17/03/2024 Bodrum FK vs Boluspor
 17/03/2024 Erzurumspor FK vs Tuzlaspor
 17/03/2024 Giresunspor vs Şanlıurfaspor
 17/03/2024 Ümraniyespor vs Adanaspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 16/03/2024 1461 Trabzon FK vs Altınordu
 17/03/2024 Diyarbekir Spor vs Karacabey Belediye Spor
 17/03/2024 Esenler Erokspor vs Nazilli Belediyespor
 17/03/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Ankaraspor
 17/03/2024 Kırklarelispor vs Ankara Demirspor
 17/03/2024 Kırşehir Futbol SK vs Bursaspor
 17/03/2024 Serik Belediyespor vs Bucaspor 1928
 17/03/2024 Van Spor FK vs Yeni Mersin İdman Yurdu
 17/03/2024 Zonguldak Kömürspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 16/03/2024 K.Çekmece Sinopspor vs Kepezspor FAŞ
 16/03/2024 52 Orduspor FK vs Edirnespor
 17/03/2024 Artvin Hopaspor vs Kırıkkalegücü FK
 17/03/2024 Malatya Arguvanspor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 17/03/2024 Mardin 1969 Spor vs Ayvalıkgücü Belediyespor
 17/03/2024 Talasgücü Belediyespor vs İnegöl Kafkas GK
 17/03/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Gümüşhanespor
 17/03/2024 Artvin Hopaspor - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligdeki son 9 maçında hiç kazanamadı  Artvin Hopaspor yenilmez
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI