gaziantep escort
Tan Tolga Demirci
  30-01-2020 21:43:00

KORKU FİLMLERİ ÜZERİNDEN ZEVKLENEN 'BAKIŞ'IN PSİKODİNAMİKLERİ

Sinematografik ve psikanalitik malzemeyi üst üste koyduğumuzda, neden-sonuç ilişkisine dayanan benzeşimlerin ortaklığı, aynı zamanda, üretilecek kuramın alt yapısını oluşturan verilerin de ortaya çıkışını sağlayacaktır. Bu ikili yapı içersinde sonuca ulaşmamızı gerektirecek formül, sinemaya dair bir sorunsalı, kişisel tarihin psikanalitik boyutu ile ilişkilendirecek bağlantıyı doğru saptayabilmekle yakından ilgilidir.

Bir organ olarak 'göz' ve bir kavram olarak 'bakış'ın, diğer sinema türlerinin tersine korku sinemasında, psikanalitik malzemeyi çok daha belirgin kılabilecek kendiliğinden bir stratejisi vardır. Öyle ki filme olan 'bakış'ı konumlandırabilmek, izleyicinin kendi içsel gerçekliğine olan bakışı konumlandırabilmek ile aynı süreçler içersinde gerçekleşir. Bu anlamıyla 'bakış', kişisel tarihe yapılan bilinçdışı yolculuğu işler kılan dürtüsel-iletken bir 'organ' olma özelliği taşır. Göz, bakışın kabuğudur ve onun ayrılabilir-koparılabilir özelliğini mühürleyen tensel bir işleve sahiptir. Gözden ayrılan bakış, tıpkı bir organın ya da bedensel bölgenin yüklendiği kısmi dürtüsel enerjiye benzer biçimde, bakılan ile bütünleşen bir 'görsel enerji' yüklenmiştir. Korku sinemasının avantajı, 'bakış'ın psikoseksüel yolculuğunu doğrudan örgütleyen bir malzemeyi açığa çıkarıyor olmasıdır.

Korku sinemasının 'bakış' ile girdiği etkileşim, iki ayrı psikanalitik yönelim üzerinden yorum zenginliği sağlar. Bunlardan ilki, kişisel tarihin ilk 6-8 ayını kapsayan ve Lacan tarafından 'Ayna Evresi' olarak tanımlanmış arkaik 'beden-kimlik' oluşumunu esas alır. Böylesi bir psikanalitik kurguda varlık, sahip olduğu parçalar halindeki bedensel kimliği bir araya getirmek adına, 'ayna' olarak metaforlaşmış 'öteki'nin bakışı ile özdeşleşerek parçalanmış olmanın cehennemi acısından uzaklaşır. İrrasyonel bir yanılsamalar ağında ayna, varlığın sahte bir kendilik üzerinden ayrıksı organlarını bir araya getiren ve onu 'öteki'nin suretine dönüştüren imgesel bir yansıtandır. Bu anlamıyla 'bakış', aynadan varlığa ve varlıktan aynaya olmak üzere iki ayrı görünümü tek bir yüzeyde, yani varlığın kendisinde buluşturan infantil-paranoid bir etkinliktir. Ayna, kendi üzerine yansıyan görünüm simülakrını varlığın üzerine dikerek, imgesel bir 'organ-kimlik' naklini gerçekleştirmiş olur.

'Bakış' üzerine konumlandırılan ve Freud'a ait olan diğer psikanalitik yorum, psikoseksüel gelişim evreleri bağlamında, Lacan'ın 'ayna evresi'nden bir adım sonrasını referans alır. Tümgüçlülüğün baskın olduğu ve narsisistik omnipotansın egonun kimlik yapısını örgütlediği bu dönemde, dürtüsel merak duygusu, 'bakış'ın zevklenen libidinal meşruiyetini güçlendirerek kendiliğin 'öteki'ni izlemekten haz duyduğu eskil bir fantezi alanı yaratır. Bu alan, yine 'bakış'a merkezi bir konum kazandıracak şekilde üç aşamadan oluşur. İlk aşama, 'ben'in, kurgusal bir manevrayla 'öteki'nin bakışını kendi bedeni üzerine çevirdiği 'teşhircilik' edimi üzerine kuruludur. İkinci aşamada kendiliğin bakışı, 'öteki'nin sahip olduğu bedeni izlemek ile bir anlam kazanır. Son aşama ise 'bakış'ın, organsal olmayan bir hedef dahilinde ve ilk bakışta cinsellikten uzak izleme hazzını merkez alır. Freud'un, üç aşamayı da kapsayacak şekilde 'skopofili' adını verdiği izleme-izlenme takıntısı, beş önemli psikanalitik malzemeyi, yani 'ego ideali'ni, 'kastrasyon kaygısı'nı, onun irrasyonel sonucu olan 'fetişizm'i, 'ilk sahne'yi (primal scene) ve 'histeri'yi de içine alacak bir düzeyde dürtüsel etkinliğini korur. Korkuyu ya da travmatik olanı merkez alan 'bakış'ların hepsi, sahip oldukları dürtüsel-iletken işlevlerini, öncelik taşıyan bu beş arkaik alanı, imgesel bir 'fantezi alanı'na dönüştürecek biçimde seferber ederler. Korkunun 'bakış' aracılığıyla zevke dönüşmesi, kısmi dürtüsel bir etkinlik taşıyan 'bakış'ın, travmayı oluşturan görsel unsuru bu beş alana iletmesiyle gerçekleşir.

'Bakış'a kuramsal bir meşruiyet kazandıran bu fantazmatik alanlar, 'film izleme' zevkiyle eksiksiz bir bütünleşme gösterirler. Film izleme etkinliği ile kişisel tarihin psikanalitik malzemesini üst üste koyduğumuzda, psikanalizin yorum ağına giren hemen her infantil etkinliğin, film izleme sürecinde de bir 'temsiller bütünü' oluşturacak şekilde kendini tekrar ettiği gerçeği ile karşılaşırız. Böyle bir süreçte, bedensel ve ruhsal kimlik oluşumunun erken evrelerine dair eksiksiz bir kurucu kuram olan Lacan'ın ayna metaforu, sinema perdesi ile yer değiştirir. Bir yanılsamalar evreninde, sahte bir kendilik üzerinden kendi kimliğini örgütlemiş olan 'izleyici', film izleme anında yeniden parçalara ayrılarak, yani kendi varlığını gündelik varlığına kapayarak, ikincil diyebileceğimiz bir özdeşleşme süreciyle ve bilinçdışı düzeyde öteki'nin kimliğine hapsolur. Film karakteri, kendi beden ve kişiliğini, ayna-perde yardımıyla izleyiciye aktararak, onun gerçekliğini önce parçalara ayırır, sonrasında ise imgesel bir fantezi alanında yeniden bütünleştirir.

Freud'un 'bakış'a dair geliştirdiği skopofilik söylem üzerinden gidildiğinde sonuç aynıdır. Öyle ki izleyici, erken dönemde yaşantılanan üç ayrı bakış'ı, yani bakışın kendiliğe döndüğü teşhirciliği, aktif bakış'ın temsili olan röntgenciliği ve 'sözde' cinsellikten uzak izleme zevkini, filmi izleme anında yeniden üretir: Film izleyen kişi teşhircidir; özdeşleştiği 'öteki' tarafından ve perdenin öte yanından kendini izler. Film izleyen kişi röntgencidir; sahnedeki görece erotik bedenleri dikizlemekten haz duyar. Ve nihayet film izleyen kişi, ilk bakışta cinsel bir anlam taşımayan karakter ve nesnelerle özdeşleşerek sahip olduğu sahte kendiliği, izlemenin zevk odağında daha da sahteleştirir. Böyle bir denklemde, izleyici ve film karakteri tarafından üretilen iki yönlü 'bakış'ın, hem benlik yapılanması ve hem de libidinal doyum adına 'haz ilkesi'nin hizmetinde olduğunu iddia etmek yanlış olmayacaktır. Peki, film izleme etkinliğini, arzunun kısmen doyurulduğu tipik bir 'düş görme' işlemi olarak yorumladığımızda, korku filmlerine olan izleyici merakını ya da 'dehşet'i görme tutkusunu 'bakış' üzerinden nasıl konumlandıracağız? Korku filmlerinin, bir organ olarak göz ve bir kavram olarak 'bakış'ı, izleyicinin doyumuyla bütünleştiren karmaşık stratejisi, psikanalitik sınırlar dahilinde nasıl yorumlanabilir?

Her şeyden önce, filmi izleyenle filmin kendisi tarafından üretilen dört ayrı 'bakış' türünün, nesnel gerçekliği manipüle eden varlığından söz edebilmek mümkündür. Üçü filmin içinde ve biri dışında olmak üzere örgütlenen bakışlardan ilki, hem nesneyi ve hem de karakteri gözetleyen kameranın statik / dinamik 'subjektif' bakışıdır. Kameranın bulunduğu konum üzerinden kötülüğü estetize etmeyi amaç edinen bu bakış, standart algının dışında yapılanmış görsel bir anlam bütünlüğünde, filmin patolojik atmosferini izleyicinin kendi gerçekliğine bulaştıran travmatik bir göstergeler zinciri yaratır. Sam Raimi'nin yönetmenliğini üstlendiği 1987 yapımı Evil Dead filminde, 'steady-cam'in kullanıldığı tüm sahneler, kendini görünmez kılan doğaüstü güçlerin bakışı ile 'kamera'nın subjektif bakışı arasındaki bağlantıyı tüm açıklığı ile ortaya koyar.

Bakışlardan ikincisi, 'şeytani' olanı temsilen kurbanını gözetlemekte olan ve yine kamera üzerinden kendi efektif söylemini üreten 'katil'in bakışıdır. 1981 yapımı The Burning filminin neredeyse tamamında, katil Cropsy'nin 'bakış'ını kurgulayan, tam da kameranın (izleyicinin) öznel bakışıdır.

Üçüncü bakış, film içersinde birbirlerini gözetleyen karakterlerin bakışıdır. 1987 yapımı Argento'nun 'Opera'sı, karakterler arası 'bakış' stratejisine sapkın anlamını kazandıran yerinde bir örnektir. Filmde katil, işlediği cinayeti görmesi adına kurbanının gözlerine iğneler yerleştirir ve böylelikle onun işlenen cinayetten 'göz' kaçırması, her defasında engellenmiş olur.

Travmatik olana bakma hazzını psikanalitik malzemeyle bütünleştiren ve film dahilinde üretilen bakışları anlamsal olarak örgütleyen 'esas bakış', hiç şüphe yok ki izleyicinin filme olan bakışıdır. Diğer bakışları anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde travmatik gösterge zincirine dahil eden ve onları filmin sınırları dışına çıkararak izleyicinin kişisel tarihine eklemleyen bu 'infantil' bakış, korku sinemasına olan tutkunun da dinamiğini oluşturur. Peki, korku filmlerindeki travmatik görselliği fetişleştiren izleyicinin bakışı, hazzı hangi noktada ve nasıl bir psikanalitik bütünlükte yakalar? Lacan ve Freud'un 'bakış'a dair kuramları, sıradan bir filme olan bakış hazzının çok daha dışında yapılanan 'korku nesnesi'ne olan 'bakış' ile nasıl örtüşebilir? Bu sorunun, en azından Lacancı yanıtı için, korku sinemasına ait spesifik bir alt tür olan 'gore' filmler üzerinden gitmek mantıklı olacaktır.

Aşırı dozda bir şiddet evreninde bedeni parçalarına ayırarak iç organları görünür kılan ve yaratmış olduğu bu 'pornografik' travmayı 'bakış'ın hazzına eklemleyen gore filmler, izleyiciyi regresif bir hokus pokusla kişisel tarihin fantazmatik-imgesel dönemine fırlatırlar. Filmdeki bakış hazzının kaynağı olan parçalanmış organlar, izleyicinin bütünleşik olmayan ve ayna evresinin hemen öncesinde dağınık halde bulunan arkaik bedenine aittir. Perdenin 'ayna' görevini üstlendiği ve izleyicinin kendi parçalanmış bedenini aynanın öte yanından izleme zevkine sahip olduğu böyle bir evren, birincil 'ayrılma-bütünleşme' sahnesini izleyiciye yeniden yaşatır. Aynanın iki tarafında olmak gibi çoğul diyebileceğimiz bir bakış etkinliğini harekete geçiren izleyici, hem parçalanmış organları tarafından bütünleşmiş 'kendiliği' izleyen ve hem de kendiliğin bakışından bütünleşmemiş 'travmatik' varlığı izleyen ikili bir konum kazanır. Bu anlamda filmdeki parçalanmış beden, izleyicinin perde yardımıyla yansıttığı kendi beden imgesidir. Benzer biçimde 'beden parçası' da kendi bütünleşmiş imgesini ve yine yansıtan perde yardımıyla izleyici üzerinde kurar. Dolayısıyla izleyicinin bakışı, egoyu yapılandırmakla görevli aynaya, hem parçalanmış olanı yansıtmak ve hem de onu eş zamanlı olarak bir kez daha yansıtarak bütüncül kılmak gibi çarpık bir işlev yükler. Bakıştaki hazzın kaynağı, bütünleşmiş olmanın bilincinde, aynanın (perdenin) öte yanına yapılan imgesel yolculuktur. Peki aynanın işlevinden uzaklaşıp, 'ayrılma-bütünleşme' süreçlerini bu kez 'kastrasyon kaygısı' üzerinden yorumladığımızda, bakış ve haz arasındaki ilişki nasıl bir anlam kazanır? Bunun için düşlemsel kaygının nedeni olan fallusa odaklanmak yerinde olacaktır.

İmgesel ve simgesel olmak üzere iki uçlu bir anlam katmanı üzerinde yükselerek Lacancı tanımını kazanan fallus, imgesel varlığını, anatomik anlamda koparılabilir-ayrılabilir olmasıyla ve fantastik anlamda, kastrasyona dair uyandırdığı kaygıyla ilişkilendirirken, simgesel varlığının gücünü ise diğer organ ve nesnelerle değiş tokuş edilebilir olmasından alır. Bu anlamda 'gore' filmlerin, koparılabilir standart organ-imgeleri (plesenta, ses, bakış, dışkı, göğüs) genişleterek, bedendeki hemen her uzva birer 'parça' özelliği yüklemesi, değiş-tokuş esasına dayalı simgesel kastrasyonu da çoğul bir görsel metaforlar zincirinde yeniden üretir. Ancak burada sorulması gereken soru, izlenen filmden hareketle parçalanmış bir organa bakma hazzının, kastrasyona dayalı fallus siyasetini izleyicinin lehine nasıl dönüştürdüğüdür.

Böyle bir dengenin oluşumu, filmi izleyen 'bakış'ın, fallus tarafından kurulan 'yasa'yı, dürtü merkezli bir stratejiyi temel alarak nasıl aşabildiğiyle ilgilidir. Yasanın görsel ihlali, film sınırları içersinde yaratılan imgesel fantezi alanına sürtünmeli bir geçiş olanağı sağlar. 'Sembolik', kopan bir organa aktarılan duygusal yatırım sonucunda 'kısmi de olsa terk edilerek 'geriye doğru' aşılır. Bedensel varlığın 'sembolik' sınırları içersinde ve 'söz'de bütünlenen yasal varlığı, yeniden parçalarına ayrılarak, haz ilkesinin birincil süreçlerine karşılık gelen bir bölgede ve kısmi dürtüler tarafından temsil edilir hale gelir. Bütünleşmeksizin her parçalanan organın kısmi bir dürtüyle temsil edilebilir hale gelmesi, onun yüklendiği arzuyu arttırmakla kalmaz, aynı zamanda kendi türünden bir başka organ-imge olan 'bakış' ile dürtüsel kaynaklı bir başka ortaklığın yolunu açar. 'Bakış'ın merkezinde dağılan parçalar aracılığıyla imgeselin tümgüçlü alanına yapılan bu yolculuk, bedenden ayrılan her parçayı 'objet petit a' kipine dönüştürerek, ona sahte-erojen bir organ özelliği kazandırır. Böylelikle semboliğin yasalar evreninde ve yine yasanın kendisi tarafından travmatik bir göstergeye bağlanan 'kopmuş organ' zinciri, yüklendiği kısmi dürtüsel enerji aracılığıyla semboliğin dışında üretilen fantezi alanına dahil olur. Son çözümlemede, haz ilkesinin kapsama alanına giren 'parçalanmış organ', travmatik olanı kendisinden uzaklaştırarak, bir 'sahte organ' kimliğinde, imgesel dönemin arzuyu kışkırtan ve aynı zamanda onun yerine geçen 'objet petit a' kipine eklemlenmiş olur.

Peki, Freud'un kastrasyon söyleminde, 'bakış' tarafından zevklerine ayrılan 'organ'ın libidinal statüsü nasıl bir açıklama kazanır? Bunun için organı arzuya bağlayan 'objet petit a' kipi, büyük ölçüde fetişistik nesne ile yer değiştirir. Öyle ki kastrasyon kaygısının aşılması, ancak 'parça-organ'ın fetişistik bir nesneye dönüşmesi ile mümkün olur. Böyle bir denklemde, bakış zevkine karşılık gelen parçalanmış organ, stratejisini kastrasyon kaygısının yadsınması üzerinden kuran 'fetiş organ'a dönüşerek 'kısmi-dürtüsel' bir nesne özelliği kazanır. Organın bedenden ayrılmadığı ancak beden üzerindeki konumunu diğer organlarla değiştirerek sürdürdüğü sahneler için de benzer bir sonuca ulaşmak mümkündür. Örneğin 1989 yapımı Society isimli filmde, ekonomik üst sınıfa ait bir topluluğu oluşturan üyelerin, animistik bir ritüel sonucunda yer değiştiren organlarına tanıklık ederiz. Organların, aynı beden üzerinde farklı bir dizilim sergilediği bu absürd durum, parçalanma bilgisini metafor düzeyinde sunan bir malzeme ortaya koyar. Sahip oldukları işlevden saparak imgeselin fantastik kurgusuna dahil olan beden, organlarını kendi üzerinde parçalayarak onlara kısmi dürtüsel bir yatırım yapar. Böylelikle kopabilir-ayrılabilir özellikli 'fallik organ', hem 'objet petit a' kipinde arzunun ve hem de fetişistik anlamda dürtünün yerini almış olur.

'Bakış'ı, gore filmlerin parçalanan organlarından ayırarak psikanalitik oedipus mitinin esas söylemlerinden biri olan ilk sahne (primal scene) üzerine odakladığımızda ise onun, bakan ve bakılan arasındaki dürtü iletişimini sağlayan 'iletken' işleviyle karşılaşırız. 'Bakış' kavramını, baktığı malzemeden kaynaklı yüklenmiş olduğu libidinal enerjiyle nesneye dönüştüren (fallusun değiş-tokuş edilebilme özelliği) ve ona 'fallik nesne' değerini kazandıran, hiç şüphe yok ki 'ilk sahne'nin yarattığı travmatik etkidir.

'İlk sahne' anlatısını doğrudan ya da dolaylı olarak ortaya koyan korku filmleri, karakterlerin birbirlerine olan 'bakış'ı (3. bakış) üzerinden 'karanlık' bir duyum yaratırlar. 'İlk sahne'yi hem bakış ve hem de psikanalitik malzemeyi kışkırtacak ölçüde teşhir eden filmlerden biri de Can Evrenol'a aittir. 2010 yapımı 'To My Mother and Father' isimli kısa film, 'bakış' kavramının 'fallik nesne'ye olan dönüşümünü bir çocuğun gözünden anlatır. Ailesine süpriz yapmak için yüzüne taktığı maskeyle yatak odasının dolabına gizlenen Jimmy, çok geçmeden odaya giren anne-babasının sado mazoşistik sevişmesine tanıklık eder. Anne-baba, sevişmenin sonlarına doğru Jimmy'nin dolapta olduğunu fark eder. Böylelikle Jimmy'nin travmatik 'ilk sahne' deneyimi, anne-babanın kendi kişisel tarihlerinde yaşamış ve bastırmış oldukları 'ilk sahne'yi yeniden ortaya çıkarır. Anne-babanın, Jimmy'nin dehşet dolu 'bakış'ı üzerinden yaşantıladıkları 'ilk sahne', Jimmy'nin yaşıyor olduğu 'ilk sahne'ye katılarak onun bakışını irrasyonel bir biçimde güçlendirir. Dolaptan çıkan çocuk, olan bitenden dolayı ağlamakta olan annesinin yanına yaklaşır ve tam o sırada, maskesinin göz çukurlarından penisin anatomik yapısını çağrıştıran iki fallik organ çıkarak doğaüstü bir beden dönüşümüne neden olur. Psikanalitik olarak ifade edersek, koparılabilir-ayrılabilir anatomik fallus, kendi simgesel değiş-tokuş işleviyle bütünleşerek, 'ilk sahne'nin de travmatik etkisiyle, bir kavram olan 'bakış'ın ve onun organ parçası olan 'göz'ün yerini almış olur.

Korku filmlerinde 'göz'ün tek başına ve yalnızca organsal işleviyle etkileyici bir öğe olarak tanımlandığı sahnelerde, 'bakış'a dair psikanalitik yorum zinciri daha da genişletilebilir. Gözlerinden ışık çıkaran varlıklar (Village of the Damned, 1995), göz koleksiyonu yapan sapkınlar (Angustia, 1987), 'ötekinin bakışı' üzerinden terör estiren uzaylılar (The Eye Creatures, 1965), göz cerrahisini akıldışı hedefler adına kullanan doktorlar (Mansion of the Doomed, 1976), kadın 'bakış'ını yok etmeye çalışan katiller (Out of the Body, 1989) ve 'bellek' ile 'göz' arasındaki eş zamansız görsellikten 'semptom' üreten filmler (Eyes of Laura Mars, 1978), 'ayna metaforu', 'kastrasyon' ve 'ilk sahne' üzerinden kurguladığımız 'bakış'ın anlamını zenginleştirerek onu, psikanalizin farklı bir boyutuna dahil ederler.

 

  

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 29 25 1 3 64 17 78 +47
2 Fenerbahçe 29 24 1 4 76 23 76 +53
3 Trabzonspor 29 15 10 4 49 37 49 +12
4 Beşiktaş 28 14 10 4 39 32 46 +7
5 Kasımpaşa 29 12 10 7 50 51 43 -1
6 Başakşehir FK 29 12 11 6 37 33 42 +4
7 Çaykur Rizespor 29 11 12 6 33 46 39 -13
8 Antalyaspor 29 9 9 11 33 32 38 +1
9 Sivasspor 29 9 9 11 35 39 38 -4
10 Adana Demirspor 29 8 9 12 42 38 36 +4
11 Samsunspor 29 10 13 6 35 38 36 -3
12 Alanyaspor 29 8 9 12 37 42 36 -5
13 Kayserispor 29 10 10 9 36 42 36 -6
14 Konyaspor 29 7 11 11 30 41 32 -11
15 MKE Ankaragücü 29 6 11 12 34 38 30 -4
16 Hatayspor 29 6 11 12 33 40 30 -7
17 Fatih Karagümrük 29 7 14 8 33 37 29 -4
18 Gaziantep FK 28 7 14 7 31 41 28 -10
19 Pendikspor 29 6 15 8 33 61 26 -28
20 İstanbulspor 29 3 19 7 22 54 13 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 26 20 5 1 61 21 61 +40
2 Göztepe 26 17 5 4 45 15 55 +30
3 Kocaelispor 26 13 7 6 39 29 45 +10
4 Sakaryaspor 26 12 6 8 39 28 44 +11
5 Bodrumspor 26 12 7 7 34 18 43 +16
6 Çorum FK 26 12 8 6 40 25 42 +15
7 Boluspor 26 12 8 6 25 27 42 -2
8 Bandırmaspor 26 11 7 8 35 21 41 +14
9 Gençlerbirliği 26 9 7 10 29 26 37 +3
10 Erzurumspor FK 26 9 7 10 25 21 34 +4
11 Keçiörengücü 26 8 11 7 24 33 31 -9
12 Ümraniyespor 25 8 11 6 28 36 30 -8
13 Manisa FK 25 6 9 10 27 27 28 0
14 Tuzlaspor 26 7 13 6 26 42 27 -16
15 Adanaspor 26 8 15 3 21 38 27 -17
16 Şanlıurfaspor 26 5 12 9 17 30 24 -13
17 Altay 26 5 18 3 12 53 15 -41
18 Giresunspor 26 2 20 4 12 49 7 -37
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 28 20 4 4 63 24 64 +39
2 Van Spor FK 28 18 5 5 45 29 59 +16
3 Bucaspor 1928 28 16 3 9 40 17 57 +23
4 Yeni Mersin İdman Yurdu 29 15 5 9 42 22 54 +20
5 1461 Trabzon FK 28 15 6 7 52 29 52 +23
6 Ankaraspor 29 13 6 10 37 25 49 +12
7 Ankara Demirspor 28 13 12 3 34 31 42 +3
8 Beyoğlu Yeniçarşıspor 28 12 12 4 33 28 40 +5
9 Diyarbekir Spor 28 11 10 7 31 27 40 +4
10 Karacabey Belediye Spor 29 10 10 9 28 26 39 +2
11 Nazilli Belediyespor 29 10 12 7 35 46 34 -11
12 Hes İlaç Afyonspor 28 8 11 9 17 27 33 -10
13 Kırklarelispor 29 8 12 9 22 34 33 -12
14 Altınordu 28 7 11 10 31 28 31 +3
15 Serik Belediyespor 29 7 12 10 22 31 31 -9
16 Zonguldak Kömürspor 28 6 15 7 27 48 22 -21
17 Kırşehir Futbol SK 29 5 18 6 26 55 21 -29
18 Bursaspor 28 4 16 8 20 47 17 -27
19 Adıyaman FK 29 3 21 5 19 50 14 -31
Takım O G M B A Y P AV
1 Kepezspor FAŞ 21 16 1 4 43 9 52 +34
2 Aliağa Futbol A.Ş. 22 15 0 7 38 11 52 +27
3 Ayvalıkgücü Belediyespor 22 11 5 6 27 17 39 +10
4 52 Orduspor FK 22 11 6 5 28 20 38 +8
5 Edirnespor 21 10 7 4 34 20 34 +14
6 K.Çekmece Sinopspor 22 9 7 6 32 21 33 +11
7 İnegöl Kafkas GK 21 8 6 7 23 23 31 0
8 Artvin Hopaspor 21 7 7 7 26 20 28 +6
9 Mardin 1969 Spor 21 8 9 4 26 23 28 +3
10 Karabük İdmanyurdu Spor 22 8 10 4 20 31 28 -11
11 Talasgücü Belediyespor 22 8 13 1 24 36 25 -12
12 Kırıkkalegücü FK 21 5 11 5 13 26 20 -13
13 Gümüşhanespor 22 3 10 9 14 33 18 -19
14 Malatya Arguvanspor 21 2 15 4 9 33 10 -24
15 Tarsus İdman Yurdu 21 2 16 3 14 48 9 -34
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/03/2024 Gaziantep FK vs Beşiktaş
 15/03/2024 Fatih Karagümrük vs Konyaspor
 15/03/2024 Pendikspor vs İstanbulspor
 16/03/2024 Alanyaspor vs Kayserispor
 16/03/2024 MKE Ankaragücü vs Başakşehir FK
 16/03/2024 Adana Demirspor vs Sivasspor
 16/03/2024 Beşiktaş vs Antalyaspor
 17/03/2024 Çaykur Rizespor vs Gaziantep FK
 17/03/2024 Hatayspor vs Samsunspor
 17/03/2024 Kasımpaşa vs Galatasaray
 17/03/2024 Kasımpaşa - Galatasaray Galatasaray ligdeki son 17 maçında hiç kaybetmedi  Galatasaray yenilmez
 17/03/2024 Trabzonspor - Fenerbahçe Fenerbahçe ligdeki son 18 maçında hiç kaybetmedi  Fenerbahçe yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/03/2024 Manisa FK vs Ümraniyespor
 15/03/2024 Gençlerbirliği vs Kocaelispor
 16/03/2024 Bandırmaspor vs Eyüpspor
 16/03/2024 Çorum FK vs Manisa FK
 16/03/2024 Göztepe vs Keçiörengücü
 17/03/2024 Bodrum FK vs Boluspor
 17/03/2024 Erzurumspor FK vs Tuzlaspor
 17/03/2024 Giresunspor vs Şanlıurfaspor
 17/03/2024 Ümraniyespor vs Adanaspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 16/03/2024 1461 Trabzon FK vs Altınordu
 17/03/2024 Diyarbekir Spor vs Karacabey Belediye Spor
 17/03/2024 Esenler Erokspor vs Nazilli Belediyespor
 17/03/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Ankaraspor
 17/03/2024 Kırklarelispor vs Ankara Demirspor
 17/03/2024 Kırşehir Futbol SK vs Bursaspor
 17/03/2024 Serik Belediyespor vs Bucaspor 1928
 17/03/2024 Van Spor FK vs Yeni Mersin İdman Yurdu
 17/03/2024 Zonguldak Kömürspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 16/03/2024 K.Çekmece Sinopspor vs Kepezspor FAŞ
 16/03/2024 52 Orduspor FK vs Edirnespor
 17/03/2024 Artvin Hopaspor vs Kırıkkalegücü FK
 17/03/2024 Malatya Arguvanspor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 17/03/2024 Mardin 1969 Spor vs Ayvalıkgücü Belediyespor
 17/03/2024 Talasgücü Belediyespor vs İnegöl Kafkas GK
 17/03/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Gümüşhanespor
 17/03/2024 Artvin Hopaspor - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligdeki son 9 maçında hiç kazanamadı  Artvin Hopaspor yenilmez
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI