Tan Tolga Demirci
  03-01-2020 14:53:00

'SKANDAL' YARATMA-OKUMA PRATİĞİ

Yeni yıldan hemen önce, hatırı sayılır bir Sürrealist grubun hayli aktif üyelerinden biriyle kolajlarım üzerine konuştuk. Bana, kolajların 'skandalvari' olmadıklarını ve bu noktada Sürrealizmin hayli tehlikeli bir uzantısı olan 'Konformist Sürreal' üretimin bir parçası olabileceklerini söyledi. Ben de her ne kadar 'muhafazakar' bir Sürrealist de olsam, Sürrealizmin, özellikle ikinci manifestoyla altı çizilen 'Skandal' yaratma-okuma pratiğinin ciddi anlamda dönüşmesi gerektiğini çünkü sanatsal ya da karşı sanatsal üretim süreci kapsamında skandal yaratmanın artık mümkün olmadığını iddia ettim. İddiamı desteklemek için, Duchamp'ın henüz 60'ların ortasında kaydedilmiş bir röportajını paylaştım (Duchamp'a sanat ve skandal arasındaki ilişkiyi soruyorlar, o da sanatın skandal üretme kapasitesinin sona erdiğini, bundan böyle hiçbir üretim biçiminin skandalvari olamayacağını söylüyor).

Sonra konu, skandal ve travma arasındaki ilişkiye geldi. Skandal yerine kullanılabilecek 'Travma' sözcüğünün güncel Sürrealist üretim sürecine -belki biraz daha- uygun bir karşılık olduğunu ancak bu kavramın da kendine has sorunlar taşıdığını söyledim. Örneğin 'Geleneksel Sürrealizm' ve 'Skandal' arasındaki politik-analitik okumaların Sürrealizm ve Travma arasındaki ilişkiye kolayca uyum sağlayamayacağını; travmayı politize etmenin, skandalın, halihazırda kendi koşullarını oluşturma potansiyeli taşıyan politik referanslarına göre çok daha zor bir mesele olduğunu iddia ettim. Ayrıca her ne kadar kulağa hoş gelse de 'Travma' üzerinden şekillenecek güncel bir terminolojik yaklaşımın Sürrealizmi zedeleyebileceği görüşünü savundum. 'Shock Art' gibi alt akım-kavramları da bu zararlı sürecin örnekleri olarak gösterdim. Sonra oturumu sonlandırdık.

Meraklısı için eklemek gerekirse; Sürrealizm dahilinde 'Skandal' ikiye ayrılır; skandal yaratma ve skandalı okuma... İki pratik de mutlak politik bir söyleme tabidir. Örneğin toplumsal skandallar (Papin Kardeşler'i hatırlayın) her ne kadar içerik olarak melodramatik ve hatta apolitik bir özellik taşısalar da tüm analitik süreç, bu içeriği politize etmeyi esas alır... Her türlü skandal, ancak nesnel politik referansları kemikleştikten sonra Sürrealizmin 'Skandal' sözlüğünde kendi yerini edinir. Politik okumadan bağımsız hiçbir skandal Sürrealizme dahil değildir. Oysa aynı süreci 'Travma' üzerinden işler kılmak pek kolay görünmüyor. Bunun belki de en önemli nedeni, travmanın daha 'kişisel' bir etki alanı oluşturması...

Uzun zamandır metinlerimde Lacan'ı devre dışı bıraksam da onun kavramsal yaklaşımı üzerinden daha net bir sonuçla konuyu kapatabilirim; Skandalı semboliğe, travmayı ise 'gerçek'e içkin olarak düşünebiliriz. Tam da bu yüzden ilki politize olabiliyor, ikincisi, hem politik ve hem de 'Sürrealist' olmaktan kaçıyor. Uzaklaşmıyor ama kaçıyor.

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI