Neslihan Kalaycı
  29-01-2021 23:22:00

TURUNCUYA ÇALIYORDU BOĞAZ

Her zaman ki günü sabahın ilk ışıkları ile birlikte yataktan zor bela kalmaya çalıştı. Oda o kadar soğuktu ki battaniyesine daha sıkı sıkıya sarılıyordu. Annesi ve ablası yatak odasında yatıyor kendisi ise salonda. Her akşam uyumadan önce ablasına ve annesine  “sabah beni kaldırmayı unutmayın ha lütfen! Allah rahatlık versin, tatlı rüyalar” diye seslendi. Kocaman bir oda olan salonu ısıtması oldukça zordu. Ancak evin etrafında bulunan 30 yıllık çınar ağaçlarının içinde gökyüzüne bakarak, uyumak kendisine büyük bir haz veriyordu. Böylece iş ve yol yorgunluğunu üzerinden atıyordu. Güzel hayaller ve umutlar içinde göz kapakları ağırlaşıyor ve sonrasında ise kedileri Ponyo ve Nino’nun mırıltıları eşliğinde uyuya kalıyordu. Hayalleri ise daha iyi bir dünya daha iyi bir gelecek, kitaplar, yazarlar ve müzikler ve besteler içinde sıcacık iyi insanların çoğaldığı çocukların cıvıltıları ve güzellikleri ile doğada var olan bütün canların evreni sardığı ve kötülerin ise yok olup gittiği eşit bir dünyaydı…

Her gece kurduğu bu hayaller eşliğinde göz kapakları daha fazla dayanamamış ve rüyasında çocukluğunda olduğu gibi pamuk gibi bulutların üzerinde uzanmış orası senin burası benim geziyor, elinde ise en sevdiği elma şekeri ile yanında en sevdiği kitapları, “Şeker Portakalı ve Küçük Prens” ile birlikte adeta uçuyordu. Tam hikayenin can alıcı yerinde ise telefonu çaldı ve o anda uyandı. Yatak odasından ablası arıyordu.

  • Hadi güzelim kalk artık işe geç kalacaksın.
  • Tamam abla lütfen bir beş dakika daha.  

O beş dakika oluyor sana yirmi dakika sonrasında ise o canım koca yürekli annesi ağır ağır adımlarla kapıyı açıyor. “Güzelim kızım yolun çok uzun biliyorum o nedenle kalkmalısın artık. Hadi canım benim.”  Annesinin o yumuşak ses tonu eşliğinde zor belada olsa kalkıyordu.

Hızlı adımlarla banyoya, kedilerinin kumu, maması ve suyu ardından ise dışarda bulunan diğer canlar için plastik su şişelerine doldurulan suları, mamalarını hazırlıyordu. Sonrasında ise üstünü giyiniyordu. Koşarak adımlarla kapıya koşarken annesi “maskeni unuttun, bak demirli kısmı burada orası yukarı gelecek.” Malum corona covid 19 henüz bitmemişti. İki  M ve bir T yi unutmamak gerekiyordu. Maske Mesafe ve Temizlik… Uzaktan annesine öpücükler gönderirken, annesi de kızına “Hadi yolun açık olsun, dikkatli ol seni öpüyorum yavrum. Seni çok seviyorum annem “  cümleleri eşliğinde hızlıca merdivenlerden iniyordu.

Alt komşusu her zaman olduğu gibi kibar ve bir o kadar dikkatle kapıyı açıyor ve karşılıklı günaydın ve teşekkürler eşliğinde birimiz sağ tarafa, diğeri ise sol tarafa yolları ayırarak, hayatla mücadeleye başlıyorlardı.

Dışardaki canları da besledikten sonra, en sevdiği pastanesine uğruyor. Ayhan ağabeyin gülen yüzü ve sesi eşliğinde sokak simidini ve en sevdiği kurabiyelerden alıyor ardından otobüse sonrasında da metrobüse binerek, bir saatlik sürecek yolculuğa başlıyordu. Metrobüsün boş gelmesi için ise yaklaşık bir on dakika  bekliyordu. Kendini arka tarafta bulunan koltuğa şöyle rahatça bırakıyor iki kıtayı birbirine bağlayan köprüden o güzelim boğazın, güneşin ilk ışıkları ile turuncuya çalan renk cümbüşü ile denizin üzerinde sıra sıra giden takalar ve gökyüzünde alabildiğinde mavi ve martı sesleri ile çantasından dergisini çıkarıyordu.

Sabahattin Ali’nin dizeleri eşliğinde yolculuk daha keyifli bir o kadar da acı hale bürünüyordu. Çünkü yaşamı boyunca, dürüst, çalışkan, üretken öykücü, yazar, şair, öğretmen ve gazeteci olan dönemin  en büyük edebiyatçısıydı. Ülkede yaşanan yolsuzlukları, eksiklikleri gündeme getiren, susmayan, anlatan hatta bu yüzden hapislere atılan, yargılanan, yaşadığı topraklar üzerinde iş bulamayan, sonunda ise çocuklarına ve eşine bakabilmek için yurtdışına çıkmaya çalışan yazarımız, “Gidersem istikbalimi kaybedecektim fakat kalırsam aklımı” diyerek yola çıktı.

Ancak ne kötüsü sınırı geçmeye çalışırken öldürüldü. Tarihe kara bir leke olarak yazılan ilk gözaltında kayıp olan Sabahattin Ali’yi öldürenler hala bulunamadı ve faili meçhul olarak kaldı.

Yaşadığı memleketin, insanlarını, sistemini anlatan dizelerini yok edemediler. Çığ gibi büyüyen okurları o tarihten bu zamana kadar kitaplarını okumaya devam etmektedirler…

Düşüncelerin ve yazıların özgür olduğu bir dünyaya kavuşmak ümidi ile…

 

Sevgi ve Saygılarımla,

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI