gaziantep escort

17-04-2020 20:25:37 Son Güncelleme: 08-05-2020 11:00:37

TEFRİKA- 03 / KUANTUM SIÇRAYIŞI

Sonuçta beden denen bu oyuncağı nasıl hayatta tutacağını en iyi o biliyor: Nasıl koruyacağını; nasıl hareket ettireceğini; hangi kimyasal reaksiyonları yöneteceğini ve kalbinin hangi hızla atacağını O kolayca yönetebiliyor. Peki burada sorulması gereken şey şu: Bu İnançlar Hiç Değişmez Mi?
TEFRİKA- 03 / KUANTUM SIÇRAYIŞI

TEKRİKA- 03

KUANTUM SIÇRAYIŞI
Kuantum Sıçrama Teknikleri
Yazar: Kevser Karataş

BÖLÜM II- BÜYÜRKEN

Kişi bedenini ve hayatını sürekli bir şekilde ömür boyunca farkında olarak ya da gelişi güzel olarak geliştirir. Bu değişimin kendi akışı mevcuttur. Anne karnına düştüğümüz andan ölünceye kadar belirli döngülerde bu değişimi gösterir ve nefes alınan her anda hücrelerimiz, bedenimiz ile inançlarımız sürekli olarak değişim içinde bulunur. 

Bilinçaltı anne karnında 4. haftadan itibaren kayıt almaya başlar diye anlatmıştım.
Bu kayıtların yönü ve şeklinde kesin bir çizgi olmasa da - yani hangi olguyu ne zaman kayıt olacağı kesin olmasa da- belirli bir döngüyü takip eder:

1-Anne karnındaki dönem (Bu döneme 0 yaş diyoruz):

Bir insanın oluşum aşamasını geçirdiği anne karnı, yaşama başlamakla ilgili en büyük çabanın gerçekleştiği alandır. Ruh nedir? Nereden gelir? Konumuz tam olarak bu olmasa da; bir düşünsenize birden bir dünyanın içinde var oluveriyorsunuz ve ortam şartlarında yaşamaya devam edebilmeniz için yeni alanı öğrenmeniz gerekli.

Bir oda kapısının arkasında olduğunuzu hayaledin: Bebek için şimdilik sırlarla dolu bir oda. İçeride sesleri ve hareketleri hissediyorsunuz ve fakat kapıyı henüz açamıyorsunuz.
NE YAPARDINIZ?
Kulağınızı kapıya dayar; anahtar deliğinden veya pencereden bakmaya çalışırdınız; değil mi?
Gelişmekte olan bebek de annesinin gözlerinden -yani annesinin duyguları üzerinden- YAŞAMAYI öğrenmeye işte aynen böyle başlar. İlk dersi de YAŞAM /ÖLÜM üzerinedir.  Yani: Nasıl hayatta kalınır!
Elbette farklı bilgileri de alır; fakat tüm bilgiler bebeğin bilinçaltı tarafından “nasıl hayatta kalınabileceği” açısından değerlendirilerek kayıt alınır.

Bebek dünyada var olabilmek için HAYATTA KALmakla ilgili bilinçaltı kayıtlarını tamamlar. Anne karnındaki bir insanın henüz yegane amacı ‘yaşamaktır’.

2-Doğum ve sonrası 1 yaşındaki insan ise:

Doğumla beraberbebeğin küçücük dünyası büyür. Sınırlar aşıldıktan sonra karşımıza çıkan ilk şey sadece anne ve bebeğin olmadığı -yani yalnız olunmadığıdır.

Bebeğin, sadece anne ve bebekten oluşan o küçücük dünyasından sonraşimdi karşısına‘diğerleri’ çıktı. Burada  bebeğin öğrenmesi gereken konu ise: İLİŞKİLER!

Baba, belki kardeş, dede, nine, teyze, amca,belki birde evcil hayvanla birlikte bir çok  başka ses, görüntü, kalıp peyda olur.
ŞİMDİ NE YAPMALI?
Yeniden anne karnına dönemediğimize göre bir şekilde ilişki geliştirmeyi öğrenmelidir bebek. Acıktığında ve altını kirlettiğinde ağlayarak çağrı yapmayla başlayan iletişim girişimleri agucuklarla devam eder. Bir süre sonra yüzleri, sesleri, kokuları tanımaya başladığında tepkiler de vermeye başlar. Konuşma girişimleri ile bu süreç tamamlanır.

 

3- Oradan oraya kucakta taşınmaktan kurtulup iradeyi ele geçirme zamanı geldi:

Şimdilerde yürümeye; hatta tırmanmaya başlar ufaklık. Fiziksel gücünü tanımaya ve günden güne fiziksel olarak güçlenmeye başlar. Bebek adımlarıyla motor beceriler üzerine çalışmaya başlamanın tam zamanıdır tabiki. Bu süreçte oyuncaklarıyla daha verimli oynamaya başlar. 
Haz ve mutluluk kavramlarını da burada deneyimler.
Bazı alışkanlıklarını da bırakmak istediğini fark etmeye başlar: beslenme şekli(meme emmek), tuvalet alışkanlığı(bebek bezinden kurtulmak) bunların en temel olanlarıdır.


4-3 yaşına geldiğin bizim ufaklıkartık temel ihtiyaçlarını gidermeye başlamıştır:

SEVGİ kavramı üzerine düşünmeye ve hissetmeye başlar. Memeden ayrılmanında etkisiyle sevgi alış verişini‘sarılarak’ deneyimler. ‘Beni seviyormusun?’ sorusu ile dolaşmaya başlar ortalıkta. Aldığı cevaplarla  inançlar oluşturmaya ve çevresindeki Dünya ile sevgi bağı kurmaya başlar. 
Bunun dışında bir de ‘onlar’ kavramı tanımlanmaya başlar.‘biz ve onlar’ diye ayrımlar yaparak birlik bilincinin temellerini oturtmaya çalışır.

‘Kıskançlık duygusu’ bu yaşta tanımlanır. Sevginin kendisinden alınıp bir diğer kişiye yönlendirildiğini hissetmesinden kaynaklanır.

5-4 yaşında bir çocukise:

Öğrenmenin doruğundadır.Çevresindeki her şeye ilgisi artar ve ebeveynler sürekli şu cümleyi duymaya başlar: BU NE? 
Çocuklukta fiziksel olarak en dikkat edilmesi gereken dönem budur; çünkü bizim meraklı ufaklık bu dönemde deterjanın tadını veya da sobanın sıcak olup olmadığını merak edecektir. ‘Ne işe yarıyor ki?’ diye kurcalanan (kırılan) eşyaların arttığı dönem bu’dur.  Birde hiç susmadan konuşup sürekli yaptığı şeyleri anlatacak: yani kendisini çevresindeki insanlara, insan yoksa oyuncaklarına öğretmeye çalışacak ve kendisini ifade etmenin en etkili yolunu bulacaktır.


6- 5 yaşında bir çocuğun
artık tüm öğrendiklerini, tecrübelerini kalıplaştırmaya bütünlemeye başlaması gerekmektedir ve bunun içinde birleştirmeler yapmaya başlar. Birleştirmeler yapabilmek için ufaklık 5N 1k sorularını yanıtlamaya başlar aklının için de.

Herhangi bir durum gerçekleştiğinde ufaklık buna bir sebep aramaya başlar ve kendince bir ‘tümevarım’ yapar.Örneğin; tabağında ki yemeğini bitirmediği için annesi tarafından bir süre azarlanan bir çocuk, durumu analiz ederek ‘yemeğimi bitirmezsem annem bana kızar’, diye bir inanç oluşturabilir.

Hayatımın uzun bir dönemini kilo problemi yaşayarak geçirdim ve en sonunda bilinçaltı çalışmalarımda yanlış konumlandırdığım bir inanca ulaştım:
Çok zayıf bir bebek olarak dünyaya geldim ve çocukluğumun ilk yıllarını da cılız  bir çocuk olarak geçirdim. Annem zayıf olduğum için hastalıklı olacağımı düşür dile getirirdi ve ne zaman yemek vakti gelse ‘tabağımdaki yemeği bitirirsem beni daha çok seveceğini ve sağlıklı olacağımı’ söylerdi. Tabiki bunun bendeki inancı şu şekilde oldu: annemin verdiği tabakları bitirirsem annem beni sevecek; ayrıca da sağlıklı olacağım. İki fayda birden gören ben daha fazla sevilmek uğruna annem verdikçe yedim; annemde ben yedikçe bu çocuk doymuyor deyip 2. hatta, 3. tabak yemekleri verdi ve sonuçları büyümeye başladı:ta ki ben 140 kiloya ulaşana kadar!

Merak etmeyin bu durumu çözeli baya oldu. Artık sağlıklı ideal kilomdayım ve annemin beni sadece ben olduğum için sevdiğinin farkındayım

7-6 yaşına gelmiş bir insan ise bu ana kadar öğrendiği ve tecrübe ettiği şeyleri birer inanç haline getirerek kemikleştirdiğidönemdir. Aynı zamanda ‘Tanrı, yaratıcı gücü’ aramaya başladığı yıldadır.“Tamamlanmanın son aşaması” gibi tasvir edebiliriz bu süreci.

Bir insanın hayatı bu 7 yıllık döngüleri tekrar ederek gelişme eğilimindedir. 

Yani demek istediğim şu’dur ki:7 yaşına gelen çocuk tekrar birinci aşamaya yani ‘Hayatta Kal’ konumuna geri dönüş yapar.

Bütün bu tecrübe yolunu tamamlayan bilinçaltı,6 yaşına kadar kendi evrenindeki tüm bilgiyi İnançlaştırıp, birer nöronla sabitleyip, aralarındaki GliaBağları'nı da kurduğuna göre daha da fazla yaşlanmasına/büyümesini gerek de yoktur.

Öğrenilecek her şeyi öğrendiğine göre sıra dünya denen lunaparkta oynamaya 
gelmiştir.

Sonuçta beden denen bu oyuncağı nasıl hayatta tutacağını en iyi o biliyor:
Nasıl koruyacağını; nasıl hareket ettireceğini; hangi kimyasal reaksiyonları yöneteceğini ve kalbinin hangi hızla atacağını O kolayca yönetebiliyor. Peki burada sorulması gereken şey şu: Bu İnançlar Hiç Değişmez Mi?

Üzerinde çalışıp bilinç ile farkındalık yaratılır ise Elbette ki değişebilir.

Bir örnek vermek gerekirse:
3 yaşlarında bisiklet binmeyi öğrenmeye çalışan bir çocuk düşünelim.
1. denemesinde düştü;
2. denemesinde hafif yaralandı;
3 denemesinde daha fazla yaralandı;
4 denemesinde ise bir yerini kırdı -mesela sağ kolunu- ve bir süre bisiklet kullanamaz oldu yeniden.
İşte bu çocuk “İki tekerlekli olan bu bisikletten düşmek can yakıcı ve ben bilmek istemiyorum ya da korkuyorum” inancı geliştirdi diyelim. Bu inancı sağ kolunu kırdığı için bir de sağ koluna bağlı sinirlere yani nöronları da kodlanmış olur.

Ve Yıllar İçinde Ara ara yeniden denedi ve yeniden başarısız oldu.


Bu kişi 30'lu yaşlarına geldiğinde bisikletten farklı olarak motosiklet deneyimi yaşamaya karar verirse ilk 6 yılı devreye girerek “Bak bu da iki tekerlekli; yine düşebilirim. En son kolunu kırmıştım ya bu sefer daha fazla bir şey olursa” diye alttan alttan konuşup kişiyi durdurur ya da durdurmaya çalışır; çünkü bilinçaltının yegane işlevi“Hayatta Bütün Kal” komutunu uygulamaktır. Bu örnekte ki durumda kişiye yeni bir bilinçaltı komutu verilip eski inanç yapılandırılabilir. Örneğin uygulanabilir ya da enerji ile bilinçaltının ilk inancı değiştirilip yüklediği bilginin duygusu sağıla bilinir.


-----
devamı için lütfen tıklayın
---------

YUKARI